Doç. Dr. Ferit Kerim Küçükler, “İnsülin tedavisinde pompa uygulaması ile normal olana çok daha yakın bir insülin salgılanması sağlanabilir. Bu yöntem cep telefonundan daha küçük bir cihazdan, cilt altına yerleştirilen ince tüpler aracılığıyla yapılır. Ayrıca, insülin pompasının daha çok tip 1 diyabetli hastalara uygulanmakla beraber uygun koşullardaki tip 2 diyabetiklerde de kullanılıyor” dedi.
Medicana Ataşehir Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ferit Kerim Küçükler, insülün tedavisinde pompa uygulaması hakkında açıklamalarda bulundu. Sağlıklı kişilerde pankreastan sürekli ve değişen miktarlarda insülin salgılanması olduğunu belirten Küçükler, “Diyabetiklerde ise günde 2-4 kez insülin uygulamasıyla bu durum taklit edilmeye çalışılır. Oysa pompa uygulaması ile normaldekine çok daha yakın bir insülin salgılanması sağlanabilir. İnsülin pompa tedavisi, cep telefonundan daha küçük bir cihazdan, cilt altına yerleştirilen ince tüpler aracılığıyla sürekli olarak vücuda insülin verilmesi tedavisidir. Pompa cihazı genellikle bel bölgesinde rahatlıkla tutulabilir. İnsülin pompasının daha çok tip 1 diyabetli hastalara uygulanmakla beraber uygun koşullardaki tip 2 diyabetlilerde de kullanılabiliyor” diye konuştu.
“İnsülin pompası ile hipoglisemik olaylar daha az yaşanmaktadır”
Pompa tedavisi öncesi hastalara pompa cihazı ve karbonhidrat sayımı konusunda eğitim verildiğini ifade eden Doç. Dr. Küçükler, “Hastaların kullandıkları dozlar yüzde 25 oranında azaltılarak tedaviye başlanır ve takibe göre doz ayarlaması yapılır. Cihaz insülini bazal ve bolus olmak üzere iki şekilde verir. Bazal insülin sürekli ve düşük miktarda verilen insülindir. Bolus insülin ise yemek öncelerinde verilen insülin dozudur. İnsülin pompaları kan şekerini ölçüp buna göre otomatik insülin veren cihazlar değildir. Hastaların tedaviye aktif katılımları gereklidir. Setler 2-3 günde bir değiştirildiği için 3 günde 12 enjeksiyon yerine sadece bir kez kanül takılması sırasında enjeksiyon yapıldığından dolayı günlük enjeksiyon sayısını azaltmak mümkündür. Her saat aralığına göre verilmesi gereken insülin dozu belirlenebildiğinden hastanın yaşadığı hipoglisemi ve hiperglisemi olayları azaltır. Ciddi hipoglisemi durumunda pompanın durdurulması ile vücuda verilen insülin tamamen kesilebilir” şeklinde konuştu.
Küçükler, “İnsülin pompası tedavisinde sürekli hipoglisemi ve hiperglisemi yaşanması, setlerin tıkanması, infüzyon yerlerinde cilt reaksiyonları veya enfeksiyon gelişmesi halinde hastaların hekimlerine başvurması gerekir. İnsülin pompa tedavisinin hastalara; daha iyi bir şeker kontrolü, daha az hipoglisemi ve hiperglisemi, insülin enjeksiyon sayısında azalma ve esnek yaşam sunması gibi avantajlar sağlayabilir” açıklamalarında bulundu.
İnsülin pompa uygulamasına uygun olan hastalardan bahseden Küçükler, sözlerini şöyle tamamladı: “İnsülin pompa uygulamasına uygun olan hastalar; sık tekrarlayan ve başkalarının yardımı gereken hipoglisemi yaşayanlar, tedaviye rağmen HbA1c yüzde 6,5 hedefine ulaşamayanlar, şafak fenomeni yaşayanlardır. Gece hipoglisemi yaşayıp sabah kan şekeri 140-160 mg/dl üzerinde olanlar ve sürekli kan şekeri oynaklığı yaşayanlar, sık hipoglisemi ve hiperglisemiler yaşayanlar, sık seyahat edenler gibi yaşam esnekliği gerektiren hastalar ve günde 20 üniteden az insülin ihtiyacı olan hastalara insülin pompası önerilir. İnsülin pompası uygulaması önerilmeyen hastalar ise; sık kan şekeri ölçümü yapmak istemeyen, karbonhidrat sayımı yapamayan hastalardır. Diyet ve tedaviye uyumu iyi olmayan hastalar, ağır psikolojik sorunlar nedeniyle tedaviye uyum gösteremeyenler, pompa kullanımı ile ilgili fiziksel ve ruhsal tedirginlik yaşayanlar, pompa tedavisi ile kendi sorumluluklarını yerine getirmesi gerekmediğini düşünen hastalara insülin pompası önerilmez”.
Kaynak: İHA