2025 yılına kadar Türkiye’nin en hızlı büyüyen yeni nesil bağlantı ve dijital servisler şirketi olmayı hedeflediklerini söyleyen Vodafone Türkiye CEO’su Engin Aksoy, dijitalleşmiş bir ülke olmak için bugünden gerekli adımları atmak gerektiğini kaydetti. 5G teknolojisinin Türkiye’nin dijitalleşme yolculuğunda önemli bir kilometre taşı olacağını belirten Aksoy, “5G değer zincirinin 2035 yılına kadar global ekonomiye 3,8 trilyon dolar ekonomik katkı sağlayacağı öngörülüyor” dedi. Aksoy, dijital kanallarını kullanan aylık aktif kullanıcı sayısının 18 milyonu aştığını aktardı.
Vodafone Türkiye CEO’su Engin Aksoy, Türkiye’nin 5G alanındaki yaptığı çalışmalar, Metaverse, dijitalleşme ve şirketin gelecek dönem hedeflerine ilişkin İHA’ya özel açıklamalarda bulundu. Türkiye pazarında 15 yılı geride bıraktıklarını dile getiren Engin Aksoy, “Bu süreçte, Türkiye’nin en büyük uluslararası doğrudan yatırımlarından biri olarak, ülkemizin büyümekte olan telekom pazarındaki yerimizi aldık. Ana stratejimiz, her zaman yüksek teknolojiye dayalı dijital bağlantılı yaşamı bireyler ve kurumlar için kolay ve erişilebilir kılmak oldu. Bireylerin ve kurumların ihtiyaçlarına göre önceliklerimizi belirledik. Bu ihtiyaçlara özel kullanıcı dostu ürün ve servisler geliştirmeye odaklandık. Altyapımızı bu hızla değişen ihtiyaçlara yanıt verecek şekilde yeni nesil teknolojilerle geliştirmeye öncelik verdik” ifadelerini kullandı.
“Dijital kanallarımızı kullanan aylık aktif kullanıcı sayımız 18 milyonu aştı”
Kullanıcılarına kaliteli hizmeti uygun maliyetle sunmayı hedeflediklerini söyleyen Aksoy, “Bu odağımızı bugün de koruyoruz. Türkiye pazarındaki istikrarlı büyümemizi sürdürüyoruz. Ekim-Aralık 2021 dönemini kapsayan 3. çeyrekte şirketimizin servis gelirleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 22 artarak 4,5 milyar TL’ye ulaştı. Mobil abone sayımız 24,2 milyon, sabit genişbant abone sayımız 1,3 milyon olarak gerçekleşti. Dijital kanallarımızı kullanan aylık aktif kullanıcı sayımız 18 milyonu aştı. Bu müşterilerin aylık toplam etkileşimi ise 500 milyon oldu. Abonelerimizin toplam data kullanımı, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 28,2 artışla 796 petabyte’ı aştı. Diğer yandan, 15 yıllık yolculuğumuzun etkilerini daha sağlıklı ve nesnel bir bakış açısıyla değerlendirebilmek için Politika Analiz Laboratuvarı ile birlikte bir ekonomik etki analizi çalıştık. Bu raporda, şirketimizin hem kendi ekosistemi üzerindeki dönüştürücü etkilerini, hem de ülke ekonomisine sunduğu katkıları değerlendirdik. Buna göre, 15 yılda yaptığımız toplam yatırımın reel değeri 63 milyar TL oldu. Şirketimizin ekonomiye doğrudan 152 milyar TL’lik etkisi olduğunu, ekosistemimizle birlikte oluşan çarpan etkileriyle bu rakamın 334 milyar TL’ye ulaştığını hesapladık” diye konuştu.
“Türkiye’nin ve sektörümüzün geleceğine duyduğumuz güvenle yatırımlarımıza devam edeceğiz”
2020-2021 mali yılında, operasyonları sonucunda Türkiye’de 58 bin kişilik tam zaman eşdeğerinde istihdamı doğrudan ve dolaylı olarak ortaya çıkardıklarını aktaran Aksoy, “Tetiklenen etkiyle bu sayı 127 bini buldu. Türkiye’nin ve sektörümüzün geleceğine duyduğumuz güvenle yatırımlarımıza devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
“2025 yılına kadar Türkiye’nin en hızlı büyüyen yeni nesil bağlantı ve dijital servisler şirketi olmayı hedefliyoruz”
2022’deki planlarından bahseden Aksoy, “Geleceğin dijital servislerde olduğunu düşünüyoruz. Bu düşüncemizin bir sonucu olarak, 2025 yılına kadar Türkiye’nin en hızlı büyüyen yeni nesil bağlantı ve dijital servisler şirketi olmayı hedefliyoruz. Başka bir deyişle, sadece iletişim hizmetleri sunmanın ötesine geçiyoruz. Dijitalleşmenin gücünü kullanarak, dijital pazaryeri, finans ve sigorta hizmetleri sağlayıcısı, dijitalleşmek isteyen işletmelerin en önemli destekçisi olma yönünde adımlar atıyoruz. Bu hedefe ulaşmak için “Yeni Nesil Bağlantı, Vodafone Yanımda ve Vodafone Business” unsurlarından oluşan planımıza odaklanmaya devam ediyoruz. Bu kapsamda, altyapımızı en yeni teknolojilerle geliştirmeye devam ederek kullanıcılarımıza en iyi dijital deneyimi yaşatmaya devam ediyoruz. Ana hedefimiz, kullanıcılarımıza hem mobilde hem sabitte sınırsız/kesintisiz bir deneyim yaşatmak” dedi.
“Vodafone Yanımda, yeni kategorilerle büyümeye devam ediyor”
Aksoy, “Vodafone Yanımda’nın her gün girilip işlem yapılan, kullanılan, kullanıcıların hayatını kolaylaştıran ve yaşayan bir ’süper uygulama’ olması için yatırımlarımıza devam ediyoruz. Bu uygulamamız, yeni kategorilerle büyümeye devam ediyor ve her ihtiyaca cevap veren bir pazaryeri haline geliyor. 2025’e kadar Türkiye’nin ilk geniş kapsamlı süper uygulamasını sunmak istiyoruz. Ayrıca, her ölçekten işletmenin teknoloji ortağı olmaya devam ediyoruz. Kurumsal alanda ana odaklarımızın yanı sıra Veri Merkezi, Bulut Çözümleri, Siber Güvenlik, Özelleştirilmiş Mobil Ağ ve Nesnelerin İnterneti alanlarında devam eden ve yapacağımız yatırımlarla önümüzdeki 5 yıl boyunca katlanarak artan bir hızda büyümeyi planlıyoruz. Yeni iş alanlarımızın büyümesini desteklemek amacıyla holding yapısına da geçtik. Bugün, Vodafone Holding A.Ş. bünyesinde 13 şirketimiz var. Hedefimiz, dijital servisler odağımızı devam ettirerek bu şirketlerimizi daha da büyütmek” açıklamalarında bulundu.
“5G değer zincirinin 2035 yılına kadar global ekonomiye 3,8 trilyon dolar ekonomik katkı sağlayacağı öngörülüyor”
5G konusunda da açıklamalarda bulunan Aksoy, “Bugün 5G dediğimizde, birçok sektörde yenilikçi yaklaşımlarla iş yapış şekillerini değiştirecek ve hem ekonomik hem de sosyal alanlarda katma değer oluşturacak bir dijital dönüşümden bahsediyoruz. Dolayısıyla, Türkiye’nin 5G’ye geçiş sürecine sadece bir teknoloji evrimi olarak bakmamak gerekiyor. Daha geniş bir pencereden bakarsak, tam anlamıyla dijitalleşmiş bir ülke olma yolunda atılan önemli bir adım. 5G’nin ülkemizin ekonomik büyümesi üzerinde de önemli etkileri olacağını düşünüyoruz. Dünyada 80’i aşkın ülkede 200’ün üzerinde ticari 5G şebekesinin kullanıma sunulduğunu görüyoruz. Uluslararası çalışmalara baktığımızda, 5G değer zincirinin 2035 yılına kadar global ekonomiye yaklaşık 3,8 trilyon dolar ekonomik katkı sağlayacağı ve 22,8 milyon istihdam oluşturacağı öngörülüyor. Ülkemizin dünya ekonomisinden yaklaşık yüzde 1 pay aldığı göz önüne alındığında, 5G ile oluşturulacak ekonomik değerin yıllık 2,5 milyar dolara ulaşacağı düşünülebilir. Nitekim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Milli Teknoloji Hamlesi Stratejisinde 5G’nin 10 milyar doları aşan katkı sağlayacağı ifade ediliyor” ifadelerini kullandı.
“5G teknolojisinin ülkemizin dijitalleşme yolculuğunda önemli bir kilometretaşı olacağına inanıyoruz”
Her yeni teknolojinin ortaya çıkardığı yeni iş alanları ve ekonomik fırsatların göz önüne alındığında 5G’nin ülke ekonomisine önemli bir katkı sağlayacağına inandıklarının altını çizen Aksoy, “Ayrıca, yabancı yatırımcıların da yüksek teknolojili altyapısı olan ülkeleri tercih ettiğini biliyoruz. Şirket olarak, 5G ihalesinin bir an evvel yapılmasını önemsiyor ve istiyoruz. 5G teknolojisinin ülkemizin dijitalleşme yolculuğunda önemli bir kilometretaşı olacağına inanıyoruz. Bu anlamda spektrum kaynaklarının yatırımı teşvik eden yetkilendirme süreçleri ile tahsis edilmesinin çok kritik olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca, 5G ile uyumlu cihaz ve ekipman ekosistemini geliştirmek ulusal önceliklerimiz arasında olmalıdır. Dolayısıyla 5G uyumlu akıllı telefonlara erişimin önündeki taksit sınırı gibi engellerin kaldırılması da bu süreçte oldukça önemli olduğunu değerlendiriyoruz. İhalenin kısa vadede olmaması durumunda, sektörün ihtiyacı olabilecek bazı frekansların operatörlere geçici veya uzun süreli tahsisinin gerçekleştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Artan data kullanımını düşündüğümüzde, daha iyi, güncel, hızlı, kapasiteli hizmet verebilmemiz için yeni frekanslara ihtiyacımız var. Bu, hem bizim gelişen teknolojinin imkanlarından faydalanarak 5G öncesinde yapacağımız yatırımların verimliliğini artırmamıza, hem de abonelerimize daha kaliteli hizmet sunmamıza imkan sağlayacaktır. Özetle, ilave frekans tahsisini 5G ihalesini beklemeksizin gerçekleştirmek, teknolojik dönüşümü kolaylaştırarak, geçiş sürecinde sektöre hız ve öngörülebilirlik kazandıracaktır” diye konuştu.
“Tamamen dijitalleşmiş bir ülke olmak için bugünden gerekli adımları atmak önem taşıyor”
2030 yılında dijital bir Türkiye hayal etiklerini aktaran Aksoy, “2030’a kadar sektörler, devlet kurumları ve vatandaşlar dahil olmak üzere toplumun tüm bileşenlerini yeni nesil teknolojiler ile buluşturmak ve tamamen dijitalleşmiş bir ülke olmak için bugünden gerekli adımları atmak önem taşıyor. Bakanlığımızın hazırladığı Ulusal Genişbant Stratejisi ve Eylem Planı ve Cumhurbaşkanlığı Kalkınma Planı’nda belirtildiği üzere, güçlü bir dijital altyapının oluşmasını ve yaygınlaşmasını sağlamak üzere 5G teknolojisinin hayata geçmesi ve tüm hanelere yüksek hızlı genişbant sağlanması bu anlamda önemli bir adımdır. Bu noktada fiber altyapı önemli rol oynuyor. Özellikle 5G teknolojisinin hayata geçmesinde fiber altyapının yaygınlaşması önemlidir. Fiber meselesinin ortak sahiplenilmesi gereken bir memleket meselesi olduğunu düşünüyoruz. Ülkemizin, hak ettiği fiber kapsamasına ve penetrasyon düzeyine sahip olması için yatırımların hızlanması gerekiyor. Bu anlamda, ülke kaynaklarının verimli kullanılması için ortak yatırıma imkan sağlayacak bir ortak altyapı şirketi kurulmasının ülkemizde yatırımların hızlanmasını sağlayacağını düşünüyoruz” dedi.
“Ortak altyapı şirketinin kurulması konusunda somut gelişmeler bekliyoruz”
Ortak altyapı şirketi kurulması için Varlık Fonu’nun liderliğinde çalışma başlatılmasına yönelik geçmişte umut vaat eden girişimlerin olduğunu belirten Aksoy, “Özellikle geçtiğimiz günlerde Varlık Fonu tarafından yapılan Türk Telekom hisselerinin devri açıklamasından sonra ortak altyapı şirketinin kurulması konusunda somut gelişmeler bekliyoruz. Bunun yanı sıra gerek toptan ve perakende hizmetlerin ayrıştırılmasına dair yapısal değişiklik gerekse de mevcut fiber altyapıya erişim düzenlemelerinin tamamlanması da hem sektör hem de tüketicilerin gelişmiş hizmet kalitesi beklentileri açısından önem taşıyor. Paylaşım yapacağımız alanlar sadece fiberle sınırlı değil, mobil altyapıda da rekabet kurallarının çizdiği sınırlar içinde ortak paylaşıma sıcak bakıyoruz. Bu yolla hem kaynak israfının önüne geçilmesi mümkün olacak hem de müşterilerimizin ürün ve hizmetlere daha hızlı ve daha uygun fiyatlı erişimi mümkün olabilecektir. Kulelerin ortak olması, altyapının paylaşımı, bazı sistemlerin ortak kullanılması gibi sektörün önünü açacak, hizmetin yaygınlaşmasını sağlayacak çözümler hayata geçirilebilir. Kulenin paylaşımı, kulenin üzerindeki ekipmanların paylaşımları gibi adımlar yatırımları hızlandırabilir. Hem fiber ortak altyapı hem mobil ortak altyapı operatörler arasında çalışılabilecek konular. Sektör olarak birlikte çalışmayı da etkinleştirerek daha büyük bir katma değer oluşturabileceğimize inanıyoruz” şeklinde konuştu.
“Yarını Kodlayanlar projesini tüm Türkiye’de yaygınlaştırdık”
Türkiye Vodafone Vakfı çatısı altında hayata geçirdikleri “Yarını Kodlayanlar” projesinden bahseden Aksoy, “Projeyi tüm Türkiye’de yaygınlaştırırken, bir yandan da farklı dijital eğitim başlıklarıyla çocuklarımızın dijital yetkinliklerini artırmayı hedefliyoruz. Bu bakış açısıyla, teknoloji dünyasındaki yenilikleri yakından takip ediyor ve bu yenilikleri çocuklarımızın eğitimi için bir fırsata dönüştürme gayretiyle çalışıyoruz. Metaverse alanındaki çalışmalarımız da bu düşüncemizden doğdu. Çocuklarımızı, fiziksel ve online ortamlarda aldıkları kodlama eğitimine ek olarak, tüm dünyanın konuştuğu metaverse evreniyle de tanıştırmak istedik. Böylece, “Yarını Kodlayanlar” içinde yeni bir yolculuğa çıkmış olduk. Metaverse dediğimizde, üç boyutlu sanal dünyalardan oluşan bir ağdan bahsediyoruz. Bu ağın odağında sosyal bağlantı bulunuyor. İnsanların sosyal etkileşimini duyusal olarak zenginleştirecek bir kavramdan söz ediyoruz. Metaverse, aslında, belirli bir teknolojiyi değil, teknolojiyle nasıl etkileşime geçtiğimizi ifade eden bir kavram. Bu etkileşim sonucu yaşadığımız değişim ve dönüşüme işaret ediyor. Metaverse’de kullanıcılar sanal gerçeklik (VR), artırılmış gerçeklik (AR), yapay zeka, sosyal medya ve dijital para birimi gibi teknolojileri kullanarak fiziksel dünyanın özelliklerini taklit eden sanal bir dünyada dolaşıyor. Bunu, kullanıcıların dijital ve gerçekliği artırılmış sanal bir evrende hareket edebileceği bir platform olarak da düşünebiliriz” diye konuştu.
“Metaverse’ün hızlı büyümesini sürdüreceğine inanıyoruz”
Metaverse’ün inşasının hâlâ erken aşamalarda olduğunu vurgulayan Aksoy, “Çünkü, onu oluşturacak teknolojiler de gelişme sürecinde. Tahminlere göre, Metaverse’ün temel özelliklerinin yaygınlaşması 5-10 yıl sürebilecek. Bununla birlikte, şimdiden bu alanda ciddi yatırımlar yapıldığını görüyoruz. Rakamlara baktığınızda, 2020’den günümüze sanal para cüzdanı olan kişi sayısı 10 kat artış göstererek 50 bine ulaşmış. Sanal arazi, NFT, sanal ürünler piyasası ise 200 milyon doları aşmış. Metaverse’ün hızlı büyümesini sürdüreceğine inanıyoruz. Özellikle Metaverse ile daha güçlü internet, bağlantı hızı ve data ihtiyacı önemli ölçüde artacak. Bu sebeple, şirket olarak yaptığımız 5G Ar-Ge çalışmalarını önemsiyoruz. Ayrıca, Metaverse ile birlikte kullanıcıların markalarla olan etkileşimi de şekil değiştirecek. Şimdiden kurulan birçok Metaverse ajansı bunun göstergesi. Biz de müşterilerimizin olduğu her yerde onlara en iyi hizmeti sunmak için etkileşim deneyimimizi yeniden tasarlıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Vakıf olarak, bugüne kadar reel değeri 104,3 milyon TL olan 16 projeye destek olduk”
Günümüz tüketicisinin bir markayla olan ilişkisini, sadece kalite ve fiyatın belirlemediğini söyleyen Aksoy, “Tüketici, o markayla ve markanın sahibi şirketle duygusal bir bağ da oluşturuyor. Tüketiciyle böyle bir bağ kurmanızın yolu, bir “güven markası” olabilmekten geçiyor. “Güven markası” olabilmek ise kesinlikle bugünden yarına gerçekleşen bir durum değil; bu noktada, uzun soluklu itibar yönetimi çalışmaları yapmanız gerekiyor. Tüketicinin güvenini kazanmak ve onunla duygusal bir bağ kurabilmek için sosyal sorumluluk projelerine önem vermeniz gerekiyor. Biz vakıf çatısı altında 15 yıldır bu anlayışla çalışıyoruz. Dünya genelindeki 27 Vodafone Vakfı’ndan biriyiz. Vakfımız, “İyilik İçin Teknoloji” vizyonuyla, sosyal hayatın olanaklarından yeterince faydalanamayan veya ekonomik hayatta varlık gösteremeyen bireylerin önündeki engelleri kaldırmaya odaklanıyor. Sosyal yatırımlarımızda, ülkemizin toplumsal gereksinimleri doğrultusunda, uzun ve titiz bir çalışma sonucunda belirlediğimiz sosyal ihtiyaçlar haritasını temel alıyoruz. Kurumsal sosyal sorumluluk projelerimizi, sosyal ihtiyaç haritasında yer alan açıklara çözüm üretme ve bu şekilde sosyal değişim oluşturma hedefiyle geliştiriyoruz. Kadınlar ve çocuklar, öncelikli odak alanlarımızı oluşturuyor. Vakıf olarak, bugüne kadar reel değeri 104,3 milyon TL olan 16 projeye destek olduk. Bu projelerle, 4,2 milyon kişiye eriştik. Bu sayının 1,1 milyonunu gençler ve çocuklar, 950 binini kadınlar oluşturuyor” dedi.
“Çocuklarda çevresel farkındalık oluşturmak amacıyla “Yeşil Gezegen” projesini hayata geçirdik”
Çocukların teknoloji okuryazarlığını artırmak hedefiyle 6 yıl önce Habitat Derneği işbirliğiyle Yarını Kodlayanlar projesini başlattıklarını belirten Aksoy, “Türkiye’nin dört bir yanında yaşları 7-14 arasında değişen çocuklara gönüllü eğitmenlerin yönetiminde programlamaya giriş, algoritma mantığı, uygulama yapma, hikâye oluşturma ve oyun yapma gibi konularda teorik ve uygulamalı eğitimler veriyoruz. Çocuklara programlama hakkında fikir sahibi olma, üreticiliklerini ortaya çıkaracak çalışmalar yapma, kendi hayal dünyalarını oluşturma, kendi oyunlarını üretme imkânı sunuyoruz. Bugüne kadar 81 ilde 242 bini aşkın çocuğa ulaştık. Proje kapsamında son olarak, kırsal bölgelerdeki öğrencilerin teknolojiye erişimini artırmak amacıyla 30 köy okulunda tam donanımlı teknoloji sınıfları açtık. Projeksiyon cihazı, 3D kalem, bilgisayar, 3D yazıcı, eğitim ve STEM kitleri, Zoom iletişim ve etkinlik araçlarının yer aldığı sınıflarda öğrencilere kodlama başta olmak üzere çeşitli teknoloji eğitimleri veriyoruz. Teknoloji sınıflarında düzenlenen eğitimlerle bir yılda çevre köyler dahil olmak üzere toplam 6 bin çocuğa ve yaklaşık 2 bin 500 veliye ulaşmayı hedefliyoruz. Yine Habitat Derneği işbirliğiyle, çocuklarda çevresel farkındalık oluşturmak amacıyla “Yeşil Gezegen” projesini hayata geçirdik. Proje kapsamında, Türkiye’nin farklı illerinde 7-14 yaş arası çocuklara iklim değişikliği, elektronik atık dönüşümü, geri dönüşüm, sürdürülebilirlik ve afet konularında online eğitimler veriyoruz. Eğitimlerin ardından proje katılımcıları arasında bir fikir maratonu da düzenleyeceğiz. Çocuklardan dünya sorunlarıyla ilgili çözümler üretmelerini isteyeceğiz. Bu çocuklarımız, dünyamızı koruma bilinciyle yetişen bireyler olarak yakın çevrelerinde iklim elçileri olabilecek. Bu projeyle, başlangıçta bin çocuğa ulaşmayı hedefliyoruz. Diğer yandan, kadınlar için Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü işbirliğiyle Dijital Benim İşim projesini hayata geçirdik. Bu proje kapsamında 18 yaş üstü kadınlara Halk Eğitimi Merkezlerinde sınıf içinde ve dijital ortamda Dijital Okuryazarlık ve Dijital Pazarlama eğitimleri veriyoruz. Temel amacımız, kadınların dijital yetkinliklerini geliştirerek ekonomik ve sosyal hayata dahil olmalarını sağlamak. Projenin ilk yılında 13 ilde toplam 5 bini aşkın kadına ulaştık. Eğitimlerden mezun olan 63 kadın kursiyerimizi Vodafone Müşteri Hizmetleri bünyesinde istihdam ettik. Yeni dönemde hedefimiz 20 ilde 12 bin kadına ulaşmak” ifadelerini kullandı.
“Vodafone Red’liler, “Her Şey Dahil Pasaport – Dünya” servisimizle, tarifelerindeki haklarını 104 ülkede kullanabiliyor”
Vodafone’lu olmanın yurtdışındaki faydalarından bahseden Aksoy, “Vodafone Red’liler, “Her Şey Dahil Pasaport – Dünya” servisimizle, tarifelerindeki ses, internet ve SMS haklarını 104 ülkede Türkiye’deki gibi özgürce kullanabiliyor. Ayrıca, Türkiye’den 23 Vodafone ülkesini hiçbir ücret ödemeden arayabiliyor. Vodafone Red’lilere, havalimanına VIP transferle ulaşma, havalimanında özel yolcu salonunu indirimli kullanma, havalimanında hızlı geçiş yapabilme ve marka indirimleri gibi ayrıcalıklar da sunuluyor” diye konuştu.
“Türk yöneticiler, her yerde güçlü yönleriyle fark oluşturuyor”
Vodafone’un globaldeki Türk yöneticilerinden de bahseden Aksoy, “Yurtdışına yönetici ihracı konusunda Vodafone Türkiye’nin ayrıcalıklı bir konumu olduğunu belirtmeliyim. Vodafone Grubu içinde son derece başarılı bir performans sergileyen Vodafone Türkiye önemli bir yetenek havuzu olarak görülüyor. Her yıl Türkiye’den Vodafone’daki global pozisyonlara geçen arkadaşlarımız oluyor. Yetenek yönetimi stratejimiz doğrultusunda çalışanlarımıza Vodafone Grubu bünyesinde uluslararası kariyer yapma olanağı sunuyoruz. Bugüne kadar 169 çalışanımızı yurtdışına transfer ettik. Bu çalışanlarımızın yarısı kadın. Türk yöneticiler, her yerde güçlü yönleriyle fark oluşturuyor. Türk iş insanları, bölgesel ve küresel arenada önemli inisiyatifler alarak ve atılımlar yaparak birbirinden değerli başarılara imza atıyorlar. Türk profesyonellerimizin yurtdışında görev alması hepimizi çok mutlu ediyor ve gururlandırıyor” açıklamalarında bulundu.
“Spor okullarında futbol eğitimi alan kız çocuklarına destek olmak üzere yeni bir projeyi hayata geçirdik”
Beşiktaş Vodafone Kadın Futbol Takımı sponsorluklarının 10 yıldır devam ettiğini hatırlatan Aksoy, “Göğüs sponsoru olarak başladığımız bu yolculuğa geçen yıl isim sponsorluğunu da ekledik. Bu sezon her iki sponsorluğumuzu da bir yıl daha uzattık. Bu sponsorlukla kadın futboluna yönelik farkındalığı artırmayı hedefliyoruz. Geldiğimiz noktada, bu hedefimize ulaştığımızı, kadın futbolunun yaygınlaşmasında öncü bir rol oynadığımızı ve büyük kulüplerimizin kadın futbol takımlarını kurarak bu alanda önemli adımlar attıklarını görmekten mutluluk duyuyoruz. Beşiktaş Vodafone Kadın Futbol Takım ile olan işbirliğimizi sadece bir sponsorluk olarak görmüyoruz; kadın futbolunun gelişmesine destek olacak adımlar da atıyoruz. Bu kapsamda,2 yıldır Ben Varım çatısı altında düzenli iletişimler ile cinsiyet eşitsizliği ve boyutları ile ilgili farkındalık çalışmaları yapıyoruz. 2 yıl önce düzenlediğimiz ve 33 bin kişinin izlediği Vodafone Kupası, Türkiye’de bir kadın futbol maçında en fazla taraftarın bulunduğu müsabaka olarak önemli bir başarıya ulaştı. Beşiktaşlı kadın futbolcularımızın hikâyelerine yer verdiğimiz “Ben Varım” belgeseli, YouTube’da 3,3 milyonu aşkın izlenmeye ulaşarak büyük ilgi gördü. Bu belgeselde kadın futbolcularımızın sahadaki varlıklarını sürdürebilmek için verdikleri mücadeleye dikkat çektik. Diğer yandan, spor okullarında futbol eğitimi alan kız çocuklarına destek olmak üzere yepyeni bir projeyi hayata geçirdik. Sponsorluğumuzun 10. yılı için özel olarak tasarlayıp ürettiğimiz formaların satışından elde edilecek gelirle kız çocuklarının futbol eğitimine katkıda bulunacağız. Hedefimiz, futbolda gelişmek ve profesyonel olmak isteyen kız çocuklarının kendilerine yakıştırdıkları her alanda ben varım demeleri ve bu ekosistemde yer almasını teşvik etmek. Hedefimiz, toplam 200 kız çocuğumuzun futbol eğitimine destek olmak” ifadelerini kullandı.
Bu projeyi bir sosyal medya kampanyasıyla da desteklediklerini dile getiren Aksoy, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu kampanyada, erkeklerle özdeşleştirilen alanlarda kadınların da varlığını gösteren GIF ve NFT tasarımlarını bir arada kullanıyoruz. Bu kampanya için gerçek hayatta hayatta itfaiyeci, pilot, kurye, cankurtaran ve futbolcu olarak görev yapan kadınların yer aldığı eşitlik GIF’leri hazırladık. Herkesi fotoğraf ve video paylaşım platformunda eşitlik GIF’lerimizi kullanarak kadınların kendilerine yakıştırdıkları her alanda “Ben Varım” demelerini desteklemeye davet ediyoruz. Diğer yandan, eşitlik GIF’lerinde kullanılan meslek gruplarına özel illüstratif çizimler tasarladık. Bu tasarımları, Opensea NFT Marketplace aracılığıyla #BenVarım etiketli bir koleksiyon olarak satışa sunduk. Bu NFT’lerin satışından elde edilecek gelirin tamamını kız çocuklarının futbol eğitimi için kullanacağız. Böylece, az önce bahsettiğim fiziksel forma satışından elde edilecek gelire NFT satışından elde edilecek geliri de ekleyerek, toplamda 550 bin TL’yi aşkın bir bağış tutarına ulaşmayı hedefliyoruz”.
Kaynak: İHA