Trakya Üniversitesi’nde konferansa katılan Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü ve Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) projeleri eğiticisi Prof. Dr. Eyüp Artvinli, Türkiye’de genç mucitler yetişmesi için öğrencilerin erken yaşta projelerle tanıştırıldığını söyledi.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü ve Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) projeleri eğiticisi Prof. Dr. Eyüp Artvinli, çocukların proje yapmaya teşvik edilmesi gerektiğini belirterek, “Bir nebze de olsa 'test ve tost nesli' olmalarının önüne geçmek ve bu kısır döngünün dışına çıkarmak için onları erken yaşlarda proje çalışmalarına başlatmak lazım. 'Test ve tost nesli' proje yarışmalarıyla sona erecek.” dedi.
TÜBİTAK'ın ortaöğretim ve ortaokul öğrencilerine yönelik proje yarışmaları düzenlediğini aktaran Artvinli, derece alan öğrencilerin üniversiteye girişlerinde katkı sağlıyor dedi.
“Yarışmaların Türkiye finalinde derece alan öğrencilere birincilik, ikincilik ve üçüncülük para ödülleri veya yılın genç araştırmacısı para ödülü veriliyor. Derece aldıkları branşın müsaade ettiği fakültelere girerken 'ek katsayı' uygulamasından yararlanıyorlar. Yani orta öğretim başarı puanlarının, aldıkları derecenin katsayısı ile çarpımından elde edilen bir rakam, ek puan olarak öğrencilere üniversiteye girişlerinde katkı sağlıyor.”
Proje yarışmalarının çocukları teşvik etmek için güzel araçlar olduğunu vurgulayan Artvinli, Eğitim seviyesi yüksek ve patent sayısı fazla olan ülkelerde proje çalışmalarının okul öncesi dönemde başlatıldığını aktardı.
“Çocuklarımızı proje yapmaya teşvik etmek zorundayız. Çünkü bir nebze de olsa 'test ve tost nesli' olmalarının önüne geçmek ve bu kısır döngünün dışına çıkarmak için onları erken yaşlarda proje çalışmalarına başlatmak lazım. 'Test ve tost nesli' proje yarışmalarıyla sona erecek.” ifadelerini kullandı.
“Türkiye'de proje odaklı çalışmalar çoğaltılmalı, her dönem yapılmalı hatta proje odaklı öğrenme eğitim sistemine adapte edilmeli. Proje tabanlı öğrenme küçük yaşlarda başlamalı. Çocuklarımız merak, gözlem, eleştirel düşünme, analiz sentez becerilerinin geliştirilmesine yönelik eğitim alırlarsa, üniversiteyi bitirdiklerinde uluslararası arenada ülkemizin patent sayılarını artıracak, girişimci bireylere dönüşeceklerdir. O yüzden genç mucitler üniversite ya da lisede değil, ilkokul ve ortaokulda yetiştirilmeye başlanmalı. Bunun en sağlam yolu da proje tabanlı öğrenmeyi erken yaşlara indirmektir.”
TÜBİTAK'ın proje yarışmaları ile “okuldaki bilgilerin hayatta bir işe yaradığını gören ve çözüm üreten başka bir neslin” mümkün olacağını belirten Artvinli, Milli Eğitim Bakanlığı, TÜBİTAK ve diğer kurumların bu konuya fazlasıyla kaynak ayırdığını söyledi.
Proje odaklı öğrenmenin sonuç değil, süreç odaklı olduğuna işaret eden Artvinli, “Sınav odaklı sistem, sonuç odaklı sistem demektir. Proje tabanlı öğrenme ise süreci değerlendiren, süreçte öğrencilerin becerilerini geliştirmeye çalışan öğretmen rehberliğinde bunu konu edinen bir yapıdır. Proje tabanlı öğrenme, öğretmenin ne anlattığından çok öğrencinin bir gün boyunca sınıfta ne yaptığı ile ilgilenir. Dolayısıyla ülkemizdeki sınav yapısı açısından son günlerdeki popüler tartışmalara katkı olsun diye şunu söylemek istersek; hiç değilse üniversite giriş sınavının belli bir diliminde öğrencinin okul hayatı boyunca yaptığı etkinlikler ve projeler puanlanmalıdır. Yüzde 40 öğrencinin okul hayatı değerlendirmesi, yüzde 60 da test sınavının sonucundan elde edilen puanın ortalaması şeklinde olabilir. Bunun süreç odaklı eğitimi ve okullardaki eğitim-öğretim sürecini son derece teşvik edici olacağını düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
Milli Eğitim Bakanlığı, TÜBİTAK ve diğer kurumların bu konuya fazlasıyla kaynak ayırdığını anlatan Artvinli, “Ülke olarak bu konuda iyi durumdayız. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa gayrisafi milli hasılasının yüzde birini Ar-Ge'ye ayırmaya başladı. Bu bile az. Yıllarca yapılmış bir ihmali gidermeye çalışıyor bu ülke. Almanya gayrisafi milli hasılasının yüzde 3'ünü Ar-Ge'ye ayırıyor. (2015) Almanya 3,3 trilyon doların yüzde 3'ünü ayırırken, biz 722 milyar doların yüzde birini Ar-Ge'ye ayırmaya başlamışız. Bu bile cumhuriyet tarihinde bir rekor. Türkiye'de bu tür atılımlar artıyor.” ifadelerini kullandı.
Artvinli, TÜBİTAK'ın üniversite öğrencilerine yönelik proje çalışmaları da yaptığını sözlerine ekledi.