Edirne’nin Uzunköprü İlçesi’nde doğan Orta Doğu Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Bağcı; Edirne Belediyesi’nin davetlisi olarak Edirne’ye gelerek ‘Uçan Profesörün Anıları’ isimli kitabını kitapseverler için imzaladı ve hayranlarıyla söyleşide bir araya geldi. Bağcı, Türkiye’nin dış politikasıyla ilgili değerlendirmelerde de bulundu.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Uzunköprülü Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, Deveci Han Kültür Merkezi’nde ‘Uçan Profesörün Anıları’ isimli kitabını kitapseverler için imzaladı ve hayranlarıyla söyleşide buluştu.
Prof. Dr. Bağcı söyleşi öncesi gazetecilere yaptığı açıklamada, Türkiye’nin dış politikasında son dönemlerde yanlışlıklar ve doğru kararlar olduğunu belirterek, Arap baharının Türkiye’ye yaramadığını söyledi.
Prof. Dr. Bağcı, bugüne kadar dünyanın yüzden fazla ülkesine gittiğini, deneyimlerini kitapta yansıttığını belirtti.
Bağcı, “Daha da önemli yaşadığım deneyimleri gençlere yansıtmak ve yol açmak. Tüm çıkış noktamız bu. Edirne'de olmaktan çok mutluyum, gururluyum. Çok değişik anılar var. Ben bir bal arısı gibi düşünmenizi istiyorum. Dünyanın değişik ülkelerine gidip değişik insanlarla görüşüp, onlardan çok şeyler öğrenip bir bilgi birikimine bir deney aktarımına gittim. İnşallah okuyucu kitabı okudukça neler yaşadığımı görecekler.
Uçan profesör adını kim koydu bilmiyorum ama hep öyle diyorlar. Türkiye örneğinde benim alanımda belki de çok az sayıda insanlardan birisiyiz.”
Prof. Dr. Bağcı, Türkiye’nin dış politikasında son dönemlerde yanlışlıklar ve doğru kararlar olduğunu belirterek, Arap baharının Türkiye’ye yaramadığını kaydetti.
Bağcı, “Arap baharı bize yaramadı, Suriye politikalarında yanlışlıklar var ama bazı kararlar Afrin operasyonu, Barış Pınarı Harekatı gibi operasyonlar, Libya gibi olaylar da yanlışlıklar içinde doğru kararlar olarak değerlendirilebilir” dedi.
Prof. Dr. Bağcı, Libya konusunda Türkiye’nin Doğu Akdeniz’den soyutlanmaması gerektiğini söyledi.
Bağcı, “Türkiye'nin ulusal çıkarları açısından Libya'da olması gerektiğini düşünüyorum. Ama orada nasıl olacağımız sorusu ayrı bir tartışma konusu. Türkiye'nin Doğu Akdeniz'den soyutlanmaması gerekiyor. Orada olmak gerekiyor. Türkiye'nin Libya'da olması dengeleri değiştiriyor. Orada İsveçli askerler olsa önemli değil, Burkina Fasolu askerler olsa önemli değil ama Türk askeri dendiği zaman işin bütün rengi değişiyor. Bu bizim tarihimizle ilgili bir olay. Tarihsel sorumluluklarımız var. Deyim yerindeyse tarihsel bir bagajımız var. Türkiye'nin ulusal çıkarlarının yeniden bir tanımlama sürecine girdiğini görüyoruz. Bu bir şekilde pratiğe uygulamaya çalışılıyor. Zaten bütün partiler arasında Libya'da bulunma konusunda Libya hükümetiyle yapılan anlaşmayla ilgili bir mutabakat var. Tartışılan konu, teskere ve onun getirdiği sorular.”
