CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2022 Bütçesinin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmelerinde yaptığı konuşmada çiftçiye alması gerekenin ancak üçte birinin verildiğini söyledi.
CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2022 Bütçesinin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmelerinde yaptığı konuşmasında “Türkiye tarımının çok sorunu var ancak en önemli sorun yönetilememesi.” ifadelerini kullandı.
“Bu bütçe sayesinde ne mi oluyor?” diye soran Doç. Dr. Gaytancıoğlu devamında “Ben size söyleyeyim: Çiftçi gün geçtikçe borçlanıyor. Siz iktidara geldiğinizde 1 milyar lira olan çiftçi borcu 210 milyar lirayı aştı. Peki, bütçe vermediğiniz için ne oluyor, biliyor musunuz? Başka ülkelerin çiftçileri destekleniyor, Türk çiftçisi yerine başka ülkelerin çiftçileri destekleniyor çünkü siz Türk çiftçisini sevmiyorsunuz, daha çok başka ülkelerin çiftçilerinden ürün almayı tercih ediyorsunuz; hep de hasat zamanı ithalat yapıyorsunuz, bunu anlayabilmiş değilim. Kaynakları başka yerlere veriyorsunuz. Ülkemiz ithal ürünler cenneti oldu. Tarım Bakanlığının görevi vardır, görevi. Nedir? Bir ülkedeki tarımsal üretimi yönlendirmek. Kim için? Ülkedeki insanların çıkarları için. Çiftçinin gelir düzeyini artırmak görevlerden bir tanesidir, refah düzeyini artırmak bir tanesidir. Bir de nüfusun tamamını düşünmek gerekir; onlara temiz, güvenli ve ucuz gıdayı sunmak Tarım Bakanlığının görevlerindendir. Tarım Bakanlığının görevi ithalat ofisi olmak değildir; üretimi yönlendirmektir, altyapıyı düzenlemektir. Siz ne yapıyorsunuz? Altyapıya hiçbir şekilde bir yatırım yapmıyorsunuz. ‘Sulama yatırımı’ diyerek getirdiğiniz hiçbir şey yok. Yani kuraklıktan kavruluyoruz; hiçbir şekilde bir baraj yapıldığını, doğru dürüst bir damla sulama, ekipman destekleri verdiğinizi görmedim. Dünya pandemiden kırılıyor; siz üretim yerine, bütçeyi artırma yerine ithalatta çözümler arıyorsunuz, sonra bize pahalı ürünler yediriyorsunuz. Yani, 2.250 liradan buğday alıyorsunuz ama dışarıdan 3.300-3.400 liraya biz buğday temin ediyoruz. Çiftçi ürettiği için zarar ediyor, bakın; üretmese, o gübreyi, geçen seneden 1.800 liradan aldığı üreyi bekletse, bugün satsa 5 katı para kazanacak, böyle bir kâr var mı? Üreten kaybediyor bu ülkede, stokçular kazanıyor; böyle bir şey yok!
Süt-yem paritesine hiç dikkat etmiyorsunuz. Yani, 1 kilo süt satarsınız, 2 kilogram yem alırsınız; şimdi 1 litre süt satıyor üretici, 1 kilogram yem alamıyor.
Besiciler kan ağlıyor. Yani, çok basit bir hesap yaptığımızda, bir besi hayvanı günde 10 kilogram karma yem tüketir, 5 kilo saman tüketir, işte, arpa kırması, silaj falan verirsiniz; et fiyatıyla aynı. Yani, böyle bir hayvancılık olabilir mi? Bu adam ne yiyecek? Bunun hiç mi elektrik masrafı yok, hiç mi su masrafı yok, hiç mi taşımacılık yapmıyor, ulaşım kullanmıyor?
Evine nasıl ekmek götürecek? Bunları hiç mi görmüyorsunuz? Siz her şeyi ithalatta arıyorsunuz. 8 milyar dolarlık ithalat yaptınız hayvancılıkta. Ne oldu sonuç? Elde var sıfır. Yine biz çözümleri ithalatta arıyoruz. Yem hammaddelerinin yüzde 60’ını ithal eden bir ülke. İthal ettiğimiz ürünlere bakın, hepsi Türkiye’de yetişiyor; buğday Türkiye’de yetişiyor, arpa Türkiye’de yetişiyor, soya, mısır, hepsi Türkiye’de yetişiyor ama Edirne’deki tren istasyonuna sürekli trenler geliyor Bulgaristan’dan ya da başka ülkelerden; katar katar kepekler iniyor, razmollar iniyor, küspeler iniyor, meraları berbat ettiniz. Meraları berbat ettiniz, ormanlar yanarken de siz hiç umursamadan İthalat Kararnamesi çıkardınız, domuz eti ithalatı yaptınız.”