Edirne’de yapılan Sınırsız Dostluk Yarı Maratonunu değerlendiren Türk Yunan Dostluk Gurubu Derneği Başkanı Önder Akdağ, “paramız yoktu ama kaliteli bir iş çıkarmayı başardık” dedi. Akdağ, organizasyona yönelik tepkiler için ise bazı sporcuların maratonu sabote etmeye çalıştığını öne sürdü.
Türk Yunan Bulgar Dostluk Grubu Derneği (TUYUB) tarafından 28 Nisan Pazar günü yapılan Sınırsız Dostluk Yarı Maratonu’nu değerlendiren Dernek Başkanı Önder Akdağ, bu tür aktivitelerde bir takım olumsuzlukların yaşanabildiğini, ancak her şeye rağmen başarılı bir organizasyon olduğunu söyledi.
Akdağ, dernek binasında düzenlediği basın toplantısında sınırsız dostluk yarı maratonuna katılan bazı sporcuların itirazlarını normal karşıladıklarını belirterek, “hakkının yendiğini düşünenler olabiliyor bu çok doğaldır. Bizim de eksiklerimiz olabilir, denetimi federasyon yapıyor” dedi.
Sınırsız Dostluk Yarı Maratonunda iki sporcunun itirazlarına değinen Akdağ, bazı sporcuların organizasyonu sabote etmeye çalıştığını öne sürdü.
Akdağ, “Pazarkule’ye koşup kendisini yere atan şahıs, kendisinin milli atlet olduğunu iddia ediyor. Federasyondan baktırdık, kendisi mili atlet değil ve hiçbir zaman milli atlet olmamıştır. Tamamen o gün bunu sabote etmek için ben öyle düşünüyorum. Orada bir takım fevri hareketlerde bulunan bir şahıstan öte bir şey değil o. Çünkü ben onu sporcu olarak bile adlandırmıyorum. Şimdi bir diğer arkadaşımızda Elif Mert, yine 10 Km’yi geçerek diskalifiye olmuştur, fnish’e geldiği zaman yaptığı şeyleri biliyorsunuz. Mustafa Kemal Atatürk'ün bir sözü var “ben sporcunun zeki, çevik aynı zamanda ahlaklısını severim”. Her sporcu ahlaklı davranmak zorundadır. Hele milli bir atletsen sorumluluğun o zaman birkaç kat daha artıyor. Bunun gereğini yapmak lazım kaldı ki diyelim ki orda bir hata sonucu diskalifiye oldun orda hakkını aramanın yolu ben milli atletim deyip kendini yerlere atıp ağlamak değildir. Orada dilekçeni yazarsın, bütün Uluslararası müsabakalarda olduğu gibi hakkını doğru zeminde ve doğru yerde ararsın. Eğer kendini yerlere atıyor isen o zaman bunun altında başka bir şey vardır”.
Akdağ, yaşanan bu tür olumsuzlukların organizasyona da zarar verdiğini ifade etti.
Akdağ, “Orada olmamış bir şeyi olmuş gibi sporcu kardeşlerimizin bazıları da arka planda hatta birkaç tanesi bizim Edirneli atletlerimiz maalesef üzücü. Onlar da onları o adrenalin yüklü halleriyle kullanmaya çalıştı. Hiç önemli değil ben sporun her zaman dostluk, kardeşlik olduğuna inanan birisiyim. Bu Sivil Toplum Örgütünün Başkanlığını yaparken, yaptığım süreç içinde yönetim kuruluyla biz bu organizasyonu bu inançla yapıyoruz. Yapmayabiliriz bir sürü sıkıntıyla yapıyoruz bunu gerçekten. Bu yılda biliyorsunuz seçim süreci vesaire bin bir güçlükle biz bunu yaptık, hala daha birçok yere borçlarımız var, önemli değil. Biz bir şekilde ödeyeceğiz bunları kimseyi mağdur etmeyeceğiz bundan kimsenin de şüphesi olmasın. Çantalarımız, tişörtlerimiz her şeyimiz on numaraydı. Paramız yoktu ama kaliteli bir iş çıkarmaya çalıştık. Tabi dediğim gibi buna gölge düşüren tek şey o iki atletin tavrı oldu buda hiç önemli değil herkes kendine yakışanı yapıyor”.
