Önceki gün Edirne Sultan 1. Murat Devlet Hastanesi acil servisine gelen bir şahsın doktorlara silah çekmesi üzerine, sağlık çalışanları hastane önünde “Sağlıkta Şiddete Son” konulu basın açıklaması düzenledi.
Geçtiğimiz gün Edirne Sultan 1. Murat Devlet Hastanesi’nde 22 yaşındaki R.K., acil serviste görevli doktor ve sağlık memurlarıyla tartıştıktan sonra belindeki havalı tabancayı çıkararak korku dolu anlar yaşatmıştı. Güvenlik görevlilerinin müdahale etmesiyle şüpheli şahıs etkisiz hale getirilmişti. Şüpheli R.K. çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Yaşanan durum üzerine Edirne Sultan 1. Murat Devlet Hastanesi önünde bir araya gelen sağlık çalışanları, “Sağlıkta Şiddete Son” konulu basın açıklaması düzenledi.
Sağlık-sen Edirne Şube Başkanı Erhan Turhan burada yaptığı açıklamada, yetkililere “Daha kaç bin tane artık şikayete bile konu etmediğimiz afili küfürler işitmeliyiz ve dün sabah yaşandığı gibi daha kaçımızın başına silah dayanmalı?” sorusunu yöneltti.
Turhan, “Sabaha karşı 04:00 sularında acil servise cep telefonundan çalan şarkıyı kapatma zahmetinde bile bulunmadan, muayene alanına kadar gelen bir vatandaşın, görevli hekimin müziği kapatmasını belirtmesi sonrasında önce belindeki silahı gösterme, sonrasında da silah çekerek görevlilere doğrultma ve çıkan arbedeler silsilesi şeklinde cereyan eden olaylar; bir kadın doktor, bir kadın hemşire ve bir de tıbbi sekreter arkadaşımızı yine sağlıkta şiddet belasıyla karşı karşıya getirmiştir. Gün geçmiyor ki sağlıkta yeni bir şiddet haberi duymayalım. Her gün bir yenisi eklenen şiddet olayları, sağlık çalışanları açısından çekilmez bir hal almıştır. Kim tarafından, ne sebeple yapılırsa yapılsın, sağlık çalışanlarını hedef alan sözlü ve fiili hain saldırılar, hem sağlık çalışanlarına hem de toplum sağlığına yapılmış bilinçsiz, ahmakça, kabul edilemez ve affedilemez bir suçtur. Kendisini veya yakınını iyileştirmek için var gücüyle çalışan sağlık çalışanlarına yapılan bu saldırılar, akli muhakeme ve vicdani muhasebe içinde olanların asla yapmayacağı ve yapamayacağı hastalıklı bir tavırdır. Sağlık çalışanına uygulanan şiddet, topluma karşı yapılmış utanç verici bir durumdur. Sağlık çalışanlarının şiddetle karşı karşıya kalmaları ve bunun önüne geçilememiş olması üzüntü verici olduğu kadar, bezdirici ve düşündürücüdür. Günün en ıssız vakti olan sabahın dördünde tüm büyükler, tüm idari amir sıfatı olanlar, ilin tüm ileri gelenleri yataklarında uyurken, işte o gece acilde görevli üç arkadaş başta olmak üzere, acil bünyesindeki diğer birimlerde, yoğun bakımlarda, ameliyathanelerde, yataklı servislerde, 112 istasyonlarında dur durak bilmeden, uykuyu aklına getirmeden karınca misali çabalayan sağlık mesleği mensuplarıdır Türkiye Cumhuriyeti Devletinin devlet olma vasfının ifasını gerçekleştirenler. Gece birileri başlarını yastığa rahatça koyuyorsa, beyaz meleklerin orada olduğunu bilmesindendir. Hastaneler niteliği ve niceliği bakımından onlarca kamu görevlisinin yaralara merhem olmak için, içinde bulunduğu, yüzlerce hastanın da şifa bulmak için tedavi gördüğü bir kamu kurumudur. Gecenin o yarısı birileri gelip işini yapan meslektaşlarımıza silah gösterebiliyorsa, sonrada çekip onlara doğrultabiliyorsa bunu önce devletin, devleti idare edenlerin düşünmesi gerekir, çünkü o silah, dün gece aslında memura değil, doğrudan devlete doğrultulmuştur. Atılan bazı adımlar hukuki uygulama noktasında yeterli ciddiyet gösterilmediği için maalesef cılız kalmıştır, bu sebeple Sağlıkta şiddet olgusunun çözümüne henüz çok uzağız. Burada önemli kıstas aslında şudur, ne zaman bir sağlık çalışanının kendisine yapılan sözel veya fiziki bir saldırı beyanı, kamu otoritesi tarafından bir hasta tarafından sağlık çalışanı için yapılan şikayetten daha değerli görüldüğü vakit çözümün ilk adımını atmış olacağız. 11 yıl önce sendikacılığa yeni başlamıştım ve ilk katıldığım geniş çaplı sempozyum İstanbul’da gerçekleştirilen “Sağlıkta Şiddete Sıfır Tolerans” sempozyumuydu. Dönemin Sağlık Bakanı o gün, orada şiddete karşı kamu tarafından konunun titizlikle ele alındığını, en kısa sürede çözümler üretileceğini anlatıyordu, lakin üzerinden bunca zaman geçmesine rağmen bu konuda hatırımızda kalan Dr. Ersin Aslan ve daha onlarca meslektaşımızın görevleri başında şehit edilmesi olmuştur. Buradan kendilerini rahmetle anıyoruz ve kamu otoritesine soruyoruz; Daha kaç şehit vermeliyiz, daha kaç meslektaşımız darp edilmeli? Daha kaç bin tane artık şikayete bile konu etmediğimiz afili küfürler işitmeliyiz ve dün sabah yaşandığı gibi daha kaçımızın başına silah dayanmalı? Çözüm önerileri aslında çokta zor veya maliyetli konular değil, sendikalar olarak her birimiz kendi çözüm önerilerimizi Bakanlığımıza dosya halinde sunduk, bunlardan bir kaçı gerçekleşti mesela Sağlıkta Şiddet, katalog suçlar haline geldi, lakin bu konudaki kanuni düzenlemelere rağmen halen birçok fail, meslektaşımızdan önce karakolun arka kapısından çıkarak suç mahalline yarım bıraktığı işi tamamlamak için geri gelmektedir. Buradan soruyorum, bu nasıl yaman bir çelişkidir? Hukuk, adaleti sağlaması gerekenler tarafından neden kanunda yazıldığı gibi işletilememektedir? Çok şükür ki, dünkü olayın failinin tutuklandığını öğrendik, ama ne zaman salıverilir bekleyip göreceğiz. Sözlerimi çokta uzatmadan Sağlıkta Şiddeti en azından bir nebze azaltacağından hepimizin hem fikir olduğu bir önlemi buradan sunmak istiyorum. Hani sıradan bir AVM’ye girerken ceplerimizde metal bir eşya varsa çıkartırız, cep telefonlarımızı yan taraftaki masaya koyarız. Hani Edirne Valiliği’ne girerken bir arama noktasından geçeriz, hani emniyete, adalet sarayına, yani bazı kamu kurumlarına girerken öyle elimizi kolumuzu sallayarak, cebimizde bıçakla veya silahla giremeyiz ya, oralar kamu kurumu da, hastaneler babamızın çiftliğimi? Neden bir X-Ray cihazı hastane ana girişlerinde yok? Bizler hastane girişlerinin bir veya ikiye düşürülmesini ve her girişe bir X-RAY cihazı yerleştirilmesini talep ediyoruz. Bu işin bu güne kadar yapılmamasının ne tür bir gerekçesi varsa artık mülga olmuştur, derhal gerçekleştirilmelidir. Yetkililer bir kez empati yapsınlar, kendilerine veya eşlerine vazifeleri başında alnına bir kendini bilmez tarafından silah dayansa ne yaparlardı, ne hissederlerdi?” diye konuştu.
Genel Sağlık-İş Edirne Şubesi Başkan Yardımcısı Yunus Ali Kaba da “Artık canımıza kast eden bu sorunlarımıza karşı hala sadece twit atarak mı cevap vereceksiniz. Sağlık emekçilerinin yaşadığı sorunlar için tek yapabileceğiniz şey bu mu? Sağlık emekçileri geçim derdiyle boğuşurken bir de yüzlercemiz her gün şiddete uğruyoruz. Birileri bizim sesimizi duymadığı gibi duyulmasını engellemek için elinden geleni yapıyor. Ama dün olduğu gibi yarın da daha güçlü bir şekilde emek bizim söz bizim demeye devam edeceğiz. Yaşamımıza kast edenlere, emeğimizin sömürülmesine, geleceğimizin karartılmasına asla izin vermeyeceğiz. Şimdi birlikte mücadele zamanı” dedi.