Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, Osmnalı tıbbının ana unsurunun insan olduğunu söyleyerek, “”Şu anda tıp, maalesef biraz tahlillerin, filmlerin, bilgisayar ekranlarının tutsaklığında. Hastayla aramızda engeller var. Ama Osmanlı tıbbının ana unsuru insandı. Osmanlı’da bir hekim bir yere gönderildiğinde önce suyuna bakardı, havasına bakardı, orada yaşayan insanların ne yediğine ve içtiğine bakardı” dedi.
Edirne Sultan II. Bayezid Külliyesi'nde 'Osmanlı Sağlık Gelenekleri' toplantısı düzenlendi.
Trakya Üniversitesi (TÜ), Edirne Valiliği, İstanbul Medipol Üniversitesi ve Türk Tıp Tarihi Kurumu işbirliğinde gerçekleşen toplantıda, Osmanlı Cihan Devleti dönemindeki sağlık uygulamaları, farklı yönleriyle ele alındı.
Toplantıda konuşan Edirne Valisi Günay Özdemir, Osmanlı Cihan Devleti'nin tıp alanında kendi döneminin en iyi devletlerinden biri olduğunu söyledi.
Osmanlı geleneksel tıbbından öğrenilecek pek çok yaklaşımın bulunduğunu anlatan Özdemir, “Osmanlı medeniyeti, kendisinden önceki medeniyetlerden ve batı medeniyetinden değerler alarak büyük bir uygarlık inşa etmiştir. Tıp anlamında da dünya tıp tarihine önemli katkılar sunmuştur. Osmanlı tıbbını çok iyi araştırıp günümüz tıbbıyla birleştirmeliyiz. Tıp sadece tahlillerle değil, insani faaliyetlerle yürütülmesi gereken bir alandır. Bu konuda geçmişten alınacak önemli tecrübeler var.” diye konuştu.
TÜ Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu da Osmanlı an'anevi tıbbının sırlarının ortaya çıkarılıp, modern tıpla birleştirilmesi gerektiğini ifade etti.
Osmanlı'da insan odaklı bir tıp anlayışı olduğunu anlatan Tabakoğlu, şunları söyledi:
“Şu anda tıp, maalesef biraz tahlillerin, filmlerin, bilgisayar ekranlarının tutsaklığında. Hastayla aramızda engeller var. Ama Osmanlı tıbbının ana unsuru insandı. Osmanlı'da bir hekim bir yere gönderildiğinde önce suyuna bakardı, havasına bakardı, orada yaşayan insanların ne yediğine ve içtiğine bakardı. Oradan çok hasta gelmemesi için uğraşılırdı. Oradan çok hasta gelmeye başladığında da hekim değiştirilirdi. İşini iyi yapmadığı düşünülürdü. Bugünün performans sisteminle ne kadar bağdaşıyor bu durum. Edirne Darüşşifası'na bakınca ilk girişte bizi bir imarethane karşılıyor. Büyük bir mutfak var. Aşçının maaşı başhekim kadar. Acaba neden bu kadar yeme-içmeye önem verilmiş. Yine hemen yan tarafında büyük bir hamam var. Sadece temizlik için deyip geçemeyiz.
Hamamların sağlık için fonksiyonu çok önemli. Yine mevsimine göre yapılan şifa kaynağı Osmanlı şerbetleri var. Bizim bugün endüstrinin zorladığı ve gazlı içeceklerden başka içecek şansımızın olmadığı bir dünyada yaşıyoruz. Ama Osmanlı'da şerbetler önemli bir yer tutuyordu. Koskoca orduyu hastalanmadan sefere götüren Osmanlı tıbbının çok önemli ve gizli sırları var. Bunların bulup çıkarmaya ve modern tıpla birlikte kullanmaya ihtiyacımız var.”
TÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Muzaffer Demir ise Osmanlı tıbbının dünya tıbbına öncelik ettiğini belirterek, “Osmanlı hekimleri, yetkinlikleri ve üretkenlikleriyle dönemine göre Osmanlı tıbbını uluslararası kabul edilebilir niteliklere taşımışlardır. Osmanlı hekimlerinin amacı öncelikle sağlıklı yaşamak konusunda halkı bilgilendirmekti. Hava durumu, evlerin inşası, temizliğin şekli, yemeklerin yapılışı ve kıyafetler o dönemin sağlıklı hayat konusunda tartışılan başlıkları oluşturuyordu.” değerlendirmesinde bulundu.
İstanbul Medipol Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sabahattin Aydın da Osmanlı geleneksel tıbbının iyi incelenmesi günümüze uyarlanması gerektiğini kaydetti.
Toplantı, kentin tarihi mekanlarına yapılacak gezinin ardından yarın sona erecek.