Edirne İl Genel Meclisi Üyesi Önder Cin, tarımda artan maliyetler nedeniyle çiftçilerin üretimden çekildiğini belirterek, “35-40 yıl önce 18 milyon ton buğday üreten Türkiye, hala 18-20 milyon ton buğday üretebiliyor. Nüfus 60 milyondan 90 milyona geldi. Biz buğday üretiminde bir arpa boyu yol alamamışız. Yazık bu ülkeye.” ifadelerini kullandı.
Edirne İl Genel Meclisi Üyesi Önder Cin, tarım ve hayvancılık hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Artan girdi maliyetleri ve belirsizlikler nedeniyle köylerdeki hayvan sayısının gün geçtikçe azaldığını ve çiftçilerin üretimden çekildiğini vurgulayan Önder Cin, devlet tarafından tarım ve hayvancılık konusunda planlamalar yapılması gerektiğini ifade etti.
Edirne İl Genel Meclisi Üyesi Önder Cin, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Yaklaşan Kurban Bayramımız var. Üreticilerimiz 18-20 aydan beri yetiştirdikleri hayvanlarını satacaklar. Tabi bu hayvanlar pazara sürülüyor ama önümüzdeki yıl Kurban Bayramı için acaba yeterli hayvan olacak mı elimizde? Köylerdeki hayvan sayıları gün geçtikçe azalıyor. Bunları bakacak genç nüfusumuz yok. Çalışan bulmakta zorluk çekiliyor. Bununla beraber artan yem fiyatları ve girdi maliyetleri de üreticinin en büyük engelleri olmaya devam ediyor. 22 yıldan beri ülkeyi yöneten iktidar ithal hayvan, ithal buğday, ithal ayçiçeği derken, hayvancılığı artan son noktaya getirmenin eşiğine geldi. İthalat ile bu işin çözülmediği apaçık ortada. Çözülseydi ithalatla bugüne kadar çözülecekti ama maalesef çözülmüyor. Bugün karkas et fiyatları satana ucuz, alana pahalı. Besici, besilik bir hayvan alırken pahalı geliyor; satarken ucuz geliyor. Çünkü her şeyin bir girdi maliyeti var, kar marjı var. Bu ülkede fiyatını kendi belirleyemeyen 2 sektör var. Bunlardan bir tanesi bitkisel üretim, diğeri hayvancılıktır. Ülkede pul üreten, tuz üreten üretimin maliyetini koyar, kar marjını koyar ve fiyatını belirler satar. Ama ülkemizde sütü, eti üreten maliyet hesabını yapamaz, onu birileri yapar. Ocak ayından beri süt fiyatları sabit, girdi maliyetleri ise yükseliyor. Etin fiyatı bellidir. Buğdayda, ayçiçeğinde, hububatta bir fiyat açıklanır. Ülkenin resmi kurumunun açıkladığı enflasyon yüzde 70-80’lerde olmasına rağmen, bugün buğdayda yüzde 30’luk artışla verilen fiyatı insanlara yüksek bir fiyat olarak alıştırmaya çalışırız, dünya piyasaları da böyle deriz. Bizim dünya piyasalarıyla işimiz yok arkadaşlar, işimiz Türkiye piyasası. Bu ülke 85 milyon nüfusu olan, 6 milyon göçmeni olan, yılda 30 milyonun üzerinde turist ağırlayan bir ülke. Yaklaşık 35-40 yıl önce 18 milyon ton buğday üreten Türkiye, hala 18-20 milyon ton buğday üretebiliyor. Nüfus 60 milyondan 90 milyona geldi. Biz buğday üretiminde bir arpa boyu yol alamamışız. Yazık bu ülkeye. ‘Tarım gelişti, şahlandı’ diyorlar, peki üretimimiz şahlandı mı? Bu çiftçi tarımı bırakıyor. Bir sürü ekilmeyen arazi kalıyor. Çünkü maliyetler çok yüksek. Üretici önünü göremiyor. Hala daha ‘şöyle olacak, böyle olacak’ deniliyor. Hayır arkadaşlar, çiftçinin bir yol haritası olmalı. Devlet, çiftçinin hangi araziye ne ekeceğini bir yıl önceden belirlesin, hangi ürünün kaç para yapacağını belirlesin. Mazot ve gübre fiyatlarını da belirlesin. Geçen yıl olduğu gibi 6 TL’lik üre gübresi, 15 TL’ye çıkmasın. Mazot geçen yıl bu zamanlar 30 TL’lere çıktı; şu anda da gelen zamlarla birlikte yeniden 22-23 TL’leri buldu. Acaba bir ay sonra mazot ne kadar olacak? Ya da ekim ayında taban gübresi kaç lira olacak? Aralık ayında üre gübresi ne kadar olacak? Çiftçi artık bunları bilmek istiyor. Şu anda geçen yıldan kalma buğday dolu vatandaşın elinde, devletin elinde. Hasat yaklaştı buğdaya yüzde 130 gümrük kondu ama hala gümrüklerde, limanlarda ithal buğdaylar var. Vatandaş buğdayını satamıyor.” dedi.
ÖNDER CİN: ÇİFTÇİLER ÜRETİMDEN ÇEKİLİYOR!
-