Edirne İl Genel Meclisi CHP Grubu Üyesi Çiğdem Gegeoğlu, 1 Ağustos 2014 yılında imzalanan ve Türkiye’nin 19 Mart 2021’de Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle çekildiği İstanbul Sözleşmesi hakkında mecliste konuşma yaptı. Gegeoğlu, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesine ilişkin maddeler içeren İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’nin neden çekildiğini hala anlamadıklarını ifade etti. Gegeoğlu’nun ardından söz alan AK Partili Meclis Üyesi Melek Uzgör, Türkiye’nin birkaç sebepten dolayı İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiğini; bunların en önemlisinin ise LGBT’li bazı derneklerin sözleşmeyi çok fazla sahiplendiğini ve bunun Türk aile yapısına uygun olmadığını dile getirdi.
Edirne İl Genel Meclisi Ağustos Ayı olağan toplantıları 1. Oturumu bugün gerçekleştirildi. Mehmet Geçmiş başkanlığında yapılan toplantıya; CHP Edirne Kadın Kolları üyeleri de konuk oldu. Mecliste gündemdışı söz alan CHP’li Meclis Üyesi Çiğdem Gegeoğlu, Türkiye’nin 19 Mart 2021’de Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle çekildiği İstanbul Sözleşmesi hakkında bir konuşma yaptı.
Edirne İl Genel Meclisi CHP Grubu Üyesi Çiğdem Gegeoğlu, mecliste yaptığı konuşmada, “1 Ağustos, İstanbul Sözleşmesi’nin kabul edildiği tarih. Türkiye, bu sözleşmenin ilk imzacısı oldu; bu nedenle sözleşmenin ismi de İstanbul Sözleşmesi. Bundan da gurur duyduk. Ama maalesef ki; geçtiğimiz yıl 19 Mart gecesi hepimizi şok eden bir kararnameyle sözleşmeden çekildiğimizi öğrendik. Sözleşmenin 8’inci yıldönümünde biz Türkiye’deyiz, Türk kadınıyız ve devletimiz sonuna kadar arkamızda diyemiyoruz. Sözleşmeyle ilgili ilginç bir süreç yaşanıyor. Kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesine ilişkin olan bu sözleşmeden biz niye çekildik? Türkiye Büyük Millet Meclisi oy birliğiyle karar almıştı ve sözleşmeyi imzalamıştık; ama bir kişinin kararıyla ve bir gece yarısı sözleşmeden neden çekildiğimizi hiçbir zaman anlayamadık. İstanbul Sözleşmesi için yapılan en büyük eleştirilerden bir tanesi; ailenin birliğinin bozulmasıyla alakalıydı. Aslında böyle bir şeyin olmadığını, İstanbul Sözleşmesi aslında kişinin yaşam hak ve özgürlüklerinin sınırlandırılmaması adına bir sözleşme. Kadın dernekleri 30 Nisan’da yürütmenin durdurulması ile ilgili başvuru yaptı. Yine resmi gazetede bir duyuru yapıldı; 1 Temmuz itibariyle yürürlüğe geçirileceği söylendi. Yürütmenin durdurulmasıyla ilgili yapılan itirazlara Cumhurbaşkanlığının savunmasını okumak istiyorum sizlere; ‘devletin yüksek menfaatini ilgilendiren işlemlere karşı yargı yolunun kapalı olduğunu bildiririm.’ Kadına karşı şiddetin önlenmesinin devletin yüksek menfaatiyle nasıl bir bağdaştırma ve nasıl bir savunma yaptığını hala çözebilmiş değiliz. Karar; 3’e 2 karşı oyla geçtiğimiz günlerde reddedildi. Danıştay’da yapılan ilk mahkemede; 73 barodan bini aşkın avukat bu sözleşmede Türkiye’nin olması gerektiğini; 6284 ile birlikte alınan hakların devam etmesi gerektiğini anlatmaya çalıştık. 3’e 2 oy verenlerden bir tanesi de bu arada bir kadın arkadaşımız. Sokaktaki kadın arkadaşlarına nasıl bir açıklama yapacağını merek ediyorum. Bu toplumun yüzde 50’si kadın. Mutlaka ki kadınlar, kendilerini görmezden gelenlere karşı yeri ve zamanı geldiğinde hep birlikte cevabını verecektir diye düşünüyorum.” dedi.
Gegeoğlu’nun ardından söz alan AK Partili Meclis Üyesi Melek Uzgör, İstanbul Sözlşemesi’nden çıkılmasıyla ilgili nedenleri aktardı.
Uzgör, “Yıllardır İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili anlaşılamayan bir konu var. Devlet, kadınını İstanbul Sözleşmesi’yle korumak zorunda değil. Zaten devlet kadınını koruyor. Bununla ilgili çok fazla çalışma var. Ayrıca İstanbul Sözleşmesi’nden sadece Türkiye çekilmedi; yaklaşık 9 Avrupa ülkesi çekildi. Kadının beyanının esas alındığı bu sözleşmede; evde olan herhangi bir olayda erkeklerin kadının beyanı esasıyla yargılandığı görüldü. Bunun doğru olmadığı; sadece kadının beyanıyla erkeği suçlamanın doğru sonuçlar yaratmadığı görüldü. Fakat en önemlisi; ülkedeki normal evliliklerin saptırılması, aile ilişkilerinin bozulmasına yönelik çalışmalar. İstanbul Sözleşmesi’ne bakıldığında; LGBT adı altında olan derneğin sözleşmeye çok fazla sahip çıktığı, Türk aile yapısına uygun olmayan evlilik ve ilişkilerin daha fazla topluma pompalanması bizim kültürümüzün dışında davranıldığını göstermektedir.” dedi.
Uzgör’e cevap veren Gegeoğlu, İstanbul Sözleşmesi’nde LGBT ile ilgili bir madde bulunmadığını belirtti.
Gegeoğlu,“İstanbul Sözleşmesi’nde LGBT diye bir ifade kullanılmıyor; mağdur olan taraf diye bir ibare var. Bunu bu tarafa çekiyor olmak, toplumun bazı kesimlerinde karşılık bulduğu için. İstanbul Sözleşmesi’ni tek tek madde madde okuyabiliriz; içinde LGBT diye bir ifade yok. Beyan meselesine gelince de; evet kadının beyanına göre devlet harekete geçmeli. Kadın beyanda bulunduğu için erkek suçlu bulunmuyor zaten; bu işin Savcılık aşaması var. Savcılık bu işi araştırıyor; kadının beyanı doğru ise yani elinde yeterli kanıt varsa sürüyor. Savcılık bir karar çıkarıyor ve bu karara istinaden erkekler yargılanıyor. Bu da çok doğru bir yaklaşımdı. Bu şekilde çok sayıda kadının hayatı kurtarıldı.” dedi.
Uzgör de, LGBT’li derneklerin sahip çıktığını söylediğini ve bunun Türk aile yapısına uygun olmadığını ifade ettiğini belirtti.