Edirne’de kültürel miras ve ulaşım anlamında önemli bir yere sahip Meriç Köprüsü, ayaklarında bulunan çift başlı ejder figürüyle Selçuklu’ya “vefa” mührünü de geleceğe taşıyor.
Sultan Abdülmecid zamanında yapılan 206 metrelik Meriç Nehri'nin taştan gerdanlığı, Osmanlı döneminde inşa edilmesine rağmen taşıdığı Selçuklu figürüyle de dikkat çekiyor.
Selçuklu dönemindeki eserlerde görülen bereket, güç kudret temsili ejder, Meriç Köprüsü'nde kendisini gösteriyor.
Edirne Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Hacıoğlu, yaptığı açıklamada, Mecidiye Köprüsü olarak bilinen Meriç Köprüsü'nde bir vefa örneğinin gizli olduğunu söyledi.
Çok fazla belirgin olmayacak şekilde, nehrin kaynak akış yönünün ikinci ayağında ay ve yıldızla nakşedilen çift başlı ejderin, aslında Osmanlı'nın Selçuklu'ya bir atfı olduğunu ifade eden Hacıoğlu, şunları kaydetti:
“Köprüde, Osmanlı'nın Selçuklu Devleti'ne olan vefa borcunu ifade eden iki başlı ejderi görmek mümkündür. Köprünün kaynak tarafındaki ayaklarında bulunan çift başlı ejder, Selçuklu mimarisinde Selçuklu toplumunda bolluk ve bereketi ifade eden bir anlayışı sergiler. 1847 yılında işte bu köprüye de çift başlı ejderha koyularak, Selçuklu'ya bir vefa atfında bulunulmuştur.”
Hacıoğlu, çift başlı ejderin yakınına işlenen hilal ve yıldızın manasının da azamet göstergesi olduğunu ifade etti.
Kültür ve Turizm Müdürü Hacıoğlu, bu özelliğiyle Meriç Nehri'nin hem bir vefa anıtı hem de turizmin simgelerinden olduğunu söyledi.
Meriç Köprüsü'nün bir başka özelliğinin de bu köprüdeki seyir terasının bulunması olduğuna işaret eden Hacıoğlu, şöyle konuştu. “Mecidiye Köprüsü seyir terasının akşam güneşinin batışı ile sabah güneşinin doğuşunu izlemek açısından çok önemlidir. Bildiğiniz gibi Edirne, Türkiye'nin en batısında bulunan illerden biridir, güneşin en son battığı yerlerden biridir. Mecidiye Köprüsü'nün seyir terasında, adeta 'Gün çekilir, başlar bir alem hayalden' şiirine atıfla aheste aheste kendini kaybederek karanlığa gömülür Edirne.” diye konuştu.
