Türkiye’de her 10 kişiden 3’ü Hipertansiyon hastalığına yakalanıyor. Edirne’de İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Muhammet Emin Kızılcan, hipertansiyon hastalığı hakkında önemli uyarılarda bulunarak; vatandaşların sık sık tansiyon kontrolü yapmaları gerektiğini söyledi.
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Muhammet Emin Kızılcan, hipertansiyon hastalığının günümüzde büyük bir sağlık sorunu olduğunu belirterek, dünyada yaklaşık 3 milyar insanda bu hastalığın görüldüğünü söyledi. Kızılcan, tansiyon hastalığının en büyük belirtilerin baş ağrısı, bulantı ve görme ile ilgili şikâyetler olduğunu ifade etti.
Dahiliye ( İç Hastalıklar) Uzmanı Dr. Muhammet Emin Kızılcan ; “Hipertansiyon hastalıkları bütün dünyada olduğu gibi bizim ülkemizde de büyük bir sağlık sorunu. Dünyada yaklaşık 1.3 milyar insanda hipertansiyon hastalığı var. Bu da toplan insan nüfusunun yüzde 30’una tekâmül ediyor. Bizim ülkemizde de her 10 sağlıklı insandan 3’ünde hipertansiyon hastalığı görülüyor. Dolayısı ile büyük bir halk sağlığı sorunu asında. Bunun kontrolünde takibinde dikkat edilmesi gereken uyulması gereken bazı hususlar var. Öncelikle bir hastada hipertansiyon sapladığımız zaman altta yatan bir sebep var mı yoksa da, Primer tansiyon hastalığımı. Yani bizim henüz etiyolojisi net olarak ortaya koyamadığımız ancak tedavisini yaptığımız hastalara bunu saptamaya çalışıyoruz öncelikle. Genelde anne de babada hipertansiyon hastalığı varsa giderek erken yaşlarda olmakla beraber daha ortaya ileri yaşlarda 30-40 yaşlarında sonra ortaya çıkıyor. Hipertansiyon hastalığı ve bu hastalarda öncelikle yaşam tarzı ile ilgili değişiklikler öneriyoruz. Ülkemizde ortalama tuz alımı günlük olarak 7 gramın üzerinde. Bunun 5 gramın altında olması gerekiyor dolayısı ile tuz tüketimini sınırlamak tansiyon kontrolü açısından önemli. Tuz alımının 5 gramın altında tutulduğunda sistolik tansiyon dediğimiz halk arasında büyük tansiyon olarak bilinen değerlerde 10-20 mm civa basınç düşüşü olduğunu dolayısıyla tansiyonu kontrol altına alabildiğimizi biliyoruz. Tabii tuz kısıtlamasının da bir sınırı var, 3 Gramın altına düştüğü zaman kalple ilgili risklerini arttı kalp hastalıklarının daha fazla görüldüğü de gösterilmiş. Dolayısıyla ılımlı kısıtlama uyguluyoruz. Bundan fayda görmeyen hastalar maalesef ilaç tedavisi kullanmak durumunda kalıyorlar. Elimizde birden fazla seçenek var günümüzde. Çeşitli tedavi seçeneklerimiz var. Hastanın yaşına göre, diğer hastalıklarına göre tedavilerimiz var. Diğer önemli konuda burada tedaviye uyum oluyor, hasta burada ilaçlarını düzgün bir şekilde kullanabilirse, bunu genelde biz tek ilaç tedavisi ile kontrol altına alabiliyoruz. Ancak bazı durumlarda çoklu tedaviler uygulamamız gerekebiliyor. Tabii tansiyon hastalıklarının kontrolsüz olduğunda, bir doktor gözetimi altında olmadığında ilaç kullanımına yeterli olmadığında ve tansiyonlar yüksek seyrettiğinde vücutta bazı istemediğimiz değişiklikler başlıyor. Uzun süreli tansiyon hastalarında, göz hastalıkları kalple ilgili iskemik hastalıklar kalp krizi geçirme riski, inme riski, böbrek yetmezliği riski normal sağlıklı insanlara göre daha sık görüldüğünü biliyoruz. Tansiyon yüksek seyrettikçe bu risk artıyor. 2018’de yayınlanan Avrupa kardiyoloji ve hipertansiyon topluluklarının yayınladığı kılavuzulara göre; normal sınırlar 120/80 mm civa. 140/90mm civa arasında ki aralık normal yüksek aralık olarak adlandırılıyor. Burada tansiyonun tanısını nasıl koyduğumuzda çok önemli hasta poliklinik kontrollerine geldiği zaman genelde tansiyonlarını burada ölçüyoruz. Önceden ona göre tanı koyuyorduk. Halka arasında beyaz önlük tansiyonu olarak biline muayenehanede hastanın yüksek çıktığı ancak, normal yaşantısında aslında hipertansiyonu olmadığı durumlarda söz konusu olduğu için artık hem holter ölçümler 24 saatlik ölçümler. Hem de evde tansiyon ölçümleri ile bunu ayırabiliyoruz tanıyı daha sağlam koymamızı sağlıyor. Gece holter ölçümlerle tansiyonlarını da hastanın tansiyon hastalığının şiddetini ve tansiyona bağlı kalp krizi ve inme riskinin boyutuyla ilgili bilgi vermesi açısından önemli. Normalde uykuya daldığımı zaman sitoluk de diyastoluk tansiyonların 10 milimetre civa kadar düşmesi gerekiyor. Bu düşüşü gördüğümüz hastalarda risk daha az oluyor. Düşüş olmayan hastalarda inme riski ve kalp krizi daha fazla oluyor. Biz de tedavimizi bu veriler ışığında şekillendiriyoruz. Kronik hastalıklarda gördüğümüz ek haftalıklarda tabii bu riski arttırıyor. Mesela hipertansiyon hastalığına bir diyabet hastalığının eşlik etmesi hastanın hem yaşam kalitesini düşürüyor hem de görülecek komplikasyonların daha erken ortaya çıkmasına ya da çıkığı zaman daha ağır olmasına sebep oluyor.Tansiyon hastalığı hiçbir bulgu vermeden hastada seyredebiliyor. Dolayısı ile bizim için tanıda önemli husus tansiyon ölçümlerinin yapılması ya biz ölçeceğiz ya da yüksek değer gördüğünde hasta doktora başvuracak. Ancak yüksek tansiyonda en sık gördüğümüz semptom baş ağrısı ve bulantı görme ile ilgili şikayetlerle de hastalar başvurabiliyor. Her hangi bir semptom yoksa da aslında aralık olarak tansiyon ölçümü yapılamasında fayda var. Çünkü ülkemizde 10 hastadan 3’ünde tansiyon hastalığı saptıyoruz.” ifadelerini kullandı.