Bakanlıktan yetki belgesi alarak Edirne’de sendikal faaliyetler yürütmeye başladıklarını açıklayan Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş, “Sanki sendika gelirse kurumu batırır gibi bir hava var. Patronlar çok para kazanıyor, bize vermiyor demiyoruz ama biz de eve 3 tane fazla ekmeği nasıl götürebiliriz diyerek orta yolu bulacağız. Ortaklaşa bir çözüm üreteceğiz.” ifadelerini kullandı.
Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş, bugün Edirne’deki basın mensuplarıyla bir araya geldi. Bakanlıktan yetki belgesi alarak Edirne’de de sendikal faaliyetler yürüttüklerini açıklayan Durmuş, hem gazete sahiplerinin hem de basın mensuplarının haklarını savunmak adına çalışmalar yaptıklarını ifade etti.
Durmuş, “Türkiye Gazeteciler Sendikası 1952 yılında kurulmuş, Türkiye’deki gazetecilerin emek ve meslek örgütüdür. Hem ekonomik hem sosyal haklarını hem de basın özgürlüğü anlamında bağımsızlığı sağlamak adına mücadele eden bir kurumdur. Uzun süredir bizim yerelde gazetecilerin sorunlarını çözmeye yönelik politikalarımız vardı. Çünkü şöyle bir tabloyla karşı karşıyayız; güvencesizliğin, düşük ücretle çalıştırılmanın en yüksek olduğu yerler, yerel medyalar. Yerel medyalarda çalışan meslektaşlarımızın da hem mesleki itibarları hem de ekonomik olarak daha rahat yaşayabilmeleri için bir yol bulmaları gerekiyordu. Bu kapsamda da bir yola çıktık. Sadece Edirne’de değil, İzmir’de de yerel gazetelerle imzaladığımız toplu iş sözleşmeleri var. Belirli illerde yürüttüğümüz çalışmalar da var. Biz Türkiye Gazeteciler Sendikası olarak yerel gazeteleri batıralım gibi bir derdimiz yok. Biz yerel gazeteler güçlensin, haber içerikleri güçlensin, gazeteciler güçlensin ve kentte daha etkin pozisyona gelsinler diye çalışıyoruz. Tabii ki sendika geldi burası battı ya da ihya oldu diye bir durumdan bahsetmiyorum. Bütün yolları birlikte arayacağız. Biz meslek olarak gazete patronlarıyla çok iç içe olan insanlarız ve birçok medya patronu gazetecilik yaparak buralara geldiler. Dolayısıyla biz fabrika gibi çalışan bir sistemin içerisinde değiliz. Biz patronuyla, çalışanıyla birlikte halka doğru haber ulaştırmaya çalışan insanlarız. Ama bu birlikte yürüdüğümüz yolda emeğimizin karşılığını almak istiyoruz. Bunun için de arkadaşlarımız sendikaya geldiler ve toplu iş sözleşmesi süreci önümüzdeki dönem Edirne’de başlayacak. Oturacağız, müzakere yapacağız, konuşacağız. Mevzumuz kurumları batırmak değil, tam tersi güçlü kurumlar ve güçlü üyeler yaratmak, gazeteciliği güçlü hale getirmek. Çünkü gazetecilik güçlü hale gelirse, bu ülkede demokrasi de yerine oturur, hukuk sistemindeki dağınıklıkta da taşlar yerine oturur. Basının özgür olduğu bir ülke ancak böyle yaratılır. Bunu yaratma görevi ve misyonu gazetecilerdeyse, gazetecilere hakları da verilmeli. Sendika olarak bu noktada duruyoruz. Edirne’den başlayan yereldeki gazetecilerin sorunlarını çözme çabamız, Türkiye’nin çeşitli illerinde yayılarak devam edecek. Yerelinden ulusalına gazeteciler sorunlarını sendika ile çözecek ve daha özgür bir ortamda çalışma fırsatı yakalayacaklar.
1980 darbesinden sonra ülkemizde bir sendika korkusu yaratıldı. Bu Edirne’ye özgü bir şey değil. Sanki sendika gelirse kurumu batırır gibi bir hava var. Biz sendika olarak her zaman şöyle bir yol izliyoruz; şunu isteyelim, bunu isteyelim demiyoruz. Burada yetki aldığımız gazetelerdeki arkadaşlarla oturacağız, onlar burasının gerçeklerini bizden daha iyi biliyorlar. Onlar bu gerçeklerin içerisinde talep edecekleri rakamları sunacaklar. Şöyle örnek vereyim; buradaki bir yerel gazetenin 50 bin lira maaş verme ihtimali olmadığını ben biliyorum ama benden çok buradaki üyelerimiz biliyorlar. Bizim sendika olarak şöyle bir derdimiz var; gazeteci arkadaşlarımız evine 3 tane daha fazla ekmek götürebilsin. Bu bile gazeteciler açısından önemli bir noktaya geldi. Çünkü hepimiz açlık sınırının altında çalışıyoruz. Değiştirmeye çalıştığımız tablo bu. Patronlar çok para kazanıyor, bize vermiyor demiyoruz ama biz de eve 3 tane fazla ekmeği nasıl götürebiliriz diyerek orta yolu bulacağız. Ortaklaşa bir çözüm üreteceğiz. Birlikte konuşarak yapacağız. Ben sendikayı istemiyorum diyerek, kimse bir yerden kurtulamayacak. Yani böyle bir çıkış yolu yok. Sendika geldi, müzakere yapalım ve ortak noktayı nasıl bulacağımızı konuşalım demeleri lazım. Bunu dedikleri anda her şey çok kolay şekilde çözülecek. Şu anda yetki belgelerini aldık. Bakanlıktan toplu sözleşme yapmak üzere son yetki belgesinin gelmesini bekliyoruz. O belge geldikten sonra işverenlere isteklerimizi ileten taslağımızı gönderip, onları toplu sözleşme görüşmelerine başlamaya çağıracağız.” dedi.
