CHP Edirne Milletvekili Doç. Dr. Okan Gaytancıoğlu, TBMM’de yaptığı konuşmada Edirne’nin sorunlarını anlattı. Gaytancoğlu, Türkiye’nin pirinç ihtiyacının yüzde 50’sinin Edirne’den karşılandığını ancak Tarım Kredi marketlerinde satılan pirincin üretim yerinin Yunanistan olduğunu belirterek, “Tereciye tere satılır mı? Edirneli üretiyor, para kazanamıyor, biz Yunan çiftçisine milyonlarca dolar para ödüyoruz.” İfadelerini kullandı.
Gaytancıoğlu, “Arda, Tunca, Meriç ve Ergene’ye sahip olan bir su kenti ama bu sulara gem vuramamış, Suakacağı, Çömlekköy gibi barajları yapamamış. Ergene vahşice sanayiye teslim edilmiş ve kirletilmiş bir Ergene’ye sahibiz. Dünyanın da kendi kendini temizleyebilen, ender körfezlerinden biri olan Saros Körfezi’ne sahibiz ancak vahşice saldırılara uğruyor Saros Körfezi. Yayla Sahili’nde yapın dediğimiz dalgakıranları bir türlü yapmıyorsunuz; projesi hazır. Vakıf Sahili’ni TÜGVA’ya verdiniz. Gökçetepe Sahili’ni TÜRGEV’e verdiniz, şimdi de Danişment Sahili’ne saldırmaya çalışıyorsunuz. Bu sahillere gidebilmek için de yıllarca can veriyoruz. Keşan-Enez kara yolunu bir türlü tamamlamıyorsunuz; 2021’de sözde bitecekti ama hiçbir çalışma yok. Edirne aynı zamanda üretici bir kent; ayçiçeği üretiyor, buğday üretiyor, çeltik üretiyor, temel gıda maddelerini üretiyor ama çiftçisi borçlu, çocuklarını da gurbete kaptırmış; Çorlu’ya, Çerkezköy’e İstanbul’a kaptırmış, göç var. Sadece bu ürünlerde bile kendi kendine yeterli olabilsek yılda 3 milyar dolar ülkemizde kalacak ve bundan aslan payını da Edirne alacak. Pirinçte Türkiye’nin yüzde 50’sini Edirne üretiyor ama bakın, bu pirinci Edirne Uzunköprü’den aldım; üretici bir bölge. Ne yazıyor arkasında? “Yunanistan’da üretilmiştir.” Ya arkadaş, tereciye tere satılır mı? Edirneli üretiyor, para kazanamıyor, biz Yunan çiftçisine milyonlarca dolar para ödüyoruz; yazıktır günahtır! Bu, bütün ilçelerde var ve Toprak Mahsulleri Ofisi satıyor yani siz kurdunuz, zarar eden Tarım Kredi marketlerinde yani sizin kurduğunuz Tarım Kredi marketlerinde satılıyor. Edirne’ye Bulgarlar kimlikle geliyor. Bizim orada akrabalarımız var, vize almak için kuyruğa giriyoruz. 150 lira para veriyoruz, vize alabilirse Edirneliler Bulgaristan’a gidebiliyorlar. 2002’de 50 kuruş verip 1 leva alabiliyorduk, sayenizde, 2010’da 1 lirayla 1 leva eşit oldu, şimdi 1 leva alabilmek için yani Bulgar parası alabilmek için 10 lira para ödediğimiz bir şehir hâline getirdiniz Edirne’yi. Bir zamanlar eğitimde ilk 3’e giren bir şehirdi Edirne, şimdi 40’ıncı sıralarda. İki yüz yıla yaklaşan Edirne Lisesini bile bir ara maalesef niteliksiz okullar sınıfına aldınız, bereket, bu yanlıştan döndünüz. Tıp fakültemizin köklü bir geçmişi var, bir de ciddi bir personeli vardı ama şu anda doktorların çoğu gitti, hastalar randevu alamıyor. Bütün ilçelerimizde güzel güzel devlet hastaneleri yaptınız, müteahhitlere para kazandırdınız ama içinde doktor yok, hemşire yok, hasta bakıcı yok, hastalar da sırada. Her tarafı tarım topraklarıyla kaplanmasına rağmen, sanayileşmek isteyen, bunu da OSB’ler aracılığıyla yani organize sanayi bölgeler aracılığıyla gerçekleştirmek isteyen bir kenttir Edirne. Ama Edirne’deki OSB’nin yolu köylerden geçiyor, doğru dürüst bir yol yapmadınız, para ayırmadınız. Kısacası “tarih” var, “turizm” var, “tarım” var; 3 “T” var ama 4’üncü “T”, Edirne’yi bozuyor, siz bozuyorsunuz; “tahribat” yapıyorsunuz Edirne’ye, AKP’li yıllarda bu “tahribat” daha da arttı. İnşallah, dört ay sonra iktidardan düştüğünüzde Cumhuriyet Halk Partisi iktidarıyla sadece Edirne değil tüm Türkiye kalkınacak diyorum.” ifadelerine yer verdi.