2023-2024 Eğitim Öğretim Yılı hakkında değerlendirmelerde bulunan Edirne Çocuk Hakları Derneği Başkanı Nur Yılmaz Ercin, “Asıl karneyi yetişkin yetkili ve ilgililere vermenin daha doğru olacağını düşünüyoruz. Öncelikle, bir yılı aşkın bir süredir, depremlerde, savaşlarda yaşam hakları elinden alınmış çocukları, sonrasında, eğitimden uzaklaştırılmış çocukları düşündüğümüzde, tüm sorumlu yetişkinlerin karnesine sıfır veriyoruz.” ifadelerini kullandı.
Edirne Çocuk Hakları Derneği Başkanı Nur Yılmaz Ercin, 2023-2024 Eğitim-Öğretim Yılı hakkında televizyonumuza açıklamalarda bulundu. Eğitim sistemindeki sorunların her geçen yıl arttığına dikkat çeken Ercin, “Asıl karneyi yetkililere vermeliyiz.” ifadelerini kullandı. Ercin, “Yıllardır karne günü heyecanı başlığıyla yapılan haberleri izledik. Yaz Tatili Başlıyor!, Okullarda Karne Heyecanı! Başlıkları yıllarca bize, son derece aşina olduğumuz sevinci haber verdi. Oysa bugün, ne yaz tatilinin ne de karne gününün çocuklarda ve ebeveynlerde bir sevinç yarattığına tanık olabiliyoruz. Bugün Karne Günü! Çocuklar aldıkları karneden heyecansız, aileler tatsız. Eğitimin içindeki çocuklar için tespit ettiğimiz şey, başarının da başarısızlığın da gerçeküstü oluşu. Ölçme değerlendirme sistemine çalışanların iki kere düşünmesi gereken bir gerçekle karşı karşıyayız. Bütün öğrencilerin takdir alması aslında ne kadar hoş değil mi? Tabii ki öğrenci olarak çocukların birbirleriyle yarıştırılmasını istemiyoruz. Ancak bu, çocuğun kendi donanımını tanıması ve değerlendirilmesine engel olmamalı. Öğrencileri, sürekli akranlarıyla yarıştıran bir sistem içerisinde, çocuklar gerçek potansiyellerini, gerçek yeteneklerini nasıl keşfedecek? Üstelik bu sorun, altını çizelim, eğitimin içerisindeki çocukların temel sorunu. Karne gününde söylenmeyecek cümlelere devam etmek zorundayız. Eğitimin içerisindeki ciddi sorunlardan bugün yine de söz etmemiz gerek. Uzun bir süredir okullarda akran zorbalığı sorununu konuşuyoruz. Beslenme sorunu, okul giysisi, içilebilir su meselesini konuşuyoruz. Okula gidebilenlerin karşı karşıya olduğu sorunlar bunlar. Edirne yerelinde okullarda belli bir aşamaya gelen içilebilir su olanağına dahi bunca sevinmiş olmamız aslında bir yanıyla son derece hazindir! Birkaç yıldır yapmakta olduğumuz Askıda Okul Giysisi Dayanışmasından ise, derin yoksulluğun artık toplumun her kesimine sirayet etmesinden dolayı vazgeçmek zorunda kaldık. Zira, gördük ki, artık hepimiz eşitiz! Hepimiz fakir! Şimdi, okul yemeği diyoruz. Ama bunu, devlet yetkililerinden istiyoruz. İlköğretim zorunludur, her çocuğun hakkıdır ve parasızdır. Ancak, bir öğün dahi yemek yiyemeyen, okul giysisi olmayan çocuğun eğitim hakkından söz edebilmek mümkün değildir. Sosyal hukuk devleti olmanın gereği, çocukları, karnını doyurarak, okul giysisini, ulaşımını temin ederek okullu yapmaktır. Ayrıca, yine okullu çocukların önemli meselelerinden ÇEDES’i, MESEM’i, yeni müfredatı ve ÖMK’yı sorgulamadan, tartışmadan kabul edebilmek mümkün değildir. Yıllardır sivil toplum alanında çalışan yurttaşlar olarak son dönemlerde dert edindiğimiz can alıcı sorunlardan biri, çocuk işçiliği, diğeri de ne yazık ki, eğitimden dışlanan çocuklardır. Türkiye İstatistik Kurumu’nun yayımladığı “İstatistiklerle Çocuk, 2023” verilerine göre ülkemizde 15-17 yaş grubundaki çocukların üretim sürecine katılım oranı yüzde 22,1’e yükseldi. Toplam çocuk işçi sayısı ise 853 bin oldu. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin verilerine göre 2013-2024 yılları arasında 695 çocuk işçi çalışırken yaşamını yitirdi. Bu çocukların 240’ı 5-14, 455’i 15–17 yaşları arasındaydı. Sosyal İş Sendikası’nin verilerine göre Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen Mesleki Eğitim Merkezi (MESEM) kapsamında çalıştırılan çocuklardan 336’sı son bir yılda işyerlerinde kaza geçirdi ve dokuz çocuk hayatını kaybetti. Eğitim Reformu Girişimi’nin “Eğitim İzleme Raporu 2023” verilerine göre; Türkiye’de 2022-23 eğitim öğretim yılında 442 bin 642 çocuk zorunlu olmasına rağmen eğitimin dışında kaldı. Ayrıca, zorunlu eğitim çağındaki 377 bin mülteci çocuk da eğitim alamadı. Peki neden? Yaş arttıkça eğitim dışına çıkan çocuk sayısı da artıyor. Bunun önemli bir sebebi de ekonomik nedenlerle çalışmak zorunda olmaları. 14 yaş itibariyle çocuklar okuldan kopup eğitimin dışına çıkıyor. Oğlan çocuklar dışarıda yapılan işlere, ekonomik faaliyetlere yoğunlaşırken, kız çocukları ev içi emek için eğitimin dışına çıkıyor. Kız çocukların dezavantajlı olduğu noktalardan biri de erken yaşta zorla evlilik. Veriler kız çocukların çocuk yaşta evlendirildiklerini gösteriyor. Ayrıca, Açık öğretim lisesi, öğrenciler arasında giderek popüler hale geliyor. Son 5 yılda 808 bin öğrenci örgün eğitimden ayrılarak açık öğretim lisesine geçti. Çalışmak zorunda olan çocukların veya örgün eğitimden uzaklaştırılan kız çocukların da geçiş yaptığı bir okul türü açık lise. Ancak, her ne kadar geçişi zorlaştırılsa da farklı mazeretlerle geçiş devam ediyor ve bu da ne yazık ki, aslında gençleri asosyalleştiriyor ve koruma gerektiren durumlarda takibi zorlaştırıyor. Okulda kalmayı teşvik edecek bir sosyal politika aracı olarak okul yemeğinin önemli olduğuna da işaret eden Eğitim Reformu Girişimine göre, okul yemeği, hem eğitime devam için hem de çocukların iyi beslenmesinin sağlanmasında önemli bir teşvik. Mülteci çocuklar, Roman çocuklar ve özel eğitim ihtiyacı olan çocuklar için kapsayıcı eğitim ortamları önemli. Bunu hem öğretmenler hem de okul ortamları nezdinde politik düzeyde de kurmak gerekiyor. Çocuklara, ‘siz burada kapsanıyorsunuz, gözetiliyorsunuz, buraya aidiyet duyabilirsiniz’ hissini vermek okuldan uzaklaşmalarını engellemek için önemli. Edirne Çocuk Hakları Derneği olarak, tabii ki, daha güzel daha süslü cümleler kurmak isterdik. Ancak, önce gerçekleri önümüze koymanın sonra da gerçek olan sorunların çözümü için tüm yetkili ve ilgili paydaşlarla ortaklaşmak gerektiğine inanıyoruz. Çocuklarımızın sağlıklı bir biçimde tüm haklarından yararlanabilmeleri için yapabileceklerimizi tartışıyoruz. O nedenle, bu yılki Karne Günü, çocukların tatil başlangıcı olsun. Onları yargılamadan, oldukları haliyle kabul edip severek işe başlamanın, ama asıl karneyi yetişkin yetkili ve ilgililere vermenin daha doğru olacağını düşünüyoruz. Öncelikle, bir yılı aşkın bir süredir, depremlerde, savaşlarda yaşam hakları elinden alınmış çocukları, sonrasında, eğitimden uzaklaştırılmış çocukları düşündüğümüzde, tüm sorumlu yetişkinlerin karnesine sıfır veriyoruz. Ancak, derin yoksulluk konusunda, tüm çocukların sağlık hakkı, nitelikli beslenme, barınma, oyun hakkı konusunda doğru adım atmaya çalışan ilgili, yetkili sorumlulara, kendimizi de içine katarak borçlu geçme hakkı tanıyoruz. Önümüz yaz. Çocuklar dinlensin, yetişkinler dinlesin, ilgilensin ve irdelesin. Eylül geldiği zaman, yarınımız, geleceğimiz, çocuklarımız için neleri planladık, nasıl bir yol haritası izleyeceğiz, onu konuşalım.” ifadelerini kullandı.