Edirne’de yaşayan emekli subaylar, Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” sloganı atan ve kılıçla yemin eden teğmenlerin yüksek disiplin kuruluna sevk edilmesine tepki gösterdi. Subaylar adına basın açıklaması yapan Emekli Tümgeneral Ali İhsan Gürcihan, “Teğmenler ve onların omuzlarındaki tek yıldız sadece Türk Silahlı Kuvvetleri’nin değil Türk Milletinin de onuru ve gerçek itibarıdır. Karar vericilerin artık bu yaklaşım safhasını bırakmasını, Türk askeri ve Türk ulusunun gerçek itibarına sahip çıkmalarını bekliyoruz ve eski bir asker olarak çok doğal bir şekilde bir daha haykırıyoruz; Mustafa Kemal’in Askerleriyiz!” ifadelerini kullandı.
Edirne’de yaşayan emekli subaylar, Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” sloganı atan ve kılıçla yemin eden teğmenlerin yüksek disiplin kuruluna sevk edilmesine tepki göstermek amacıyla basın açıklaması düzenledi. Basın açıklamasına; Edirne Baro Başkanı Av. Gökhan Karakoç ve Atatürkçü Düşünce Derneği Yönetim Kurulu Üyeleri de destek verdi.
Subaylar adına basın açıklamasını yapan Emekli Tümgeneral Ali İhsan Gürcihan, “Eski askerler olarak bir kez daha haykırıyoruz; Mustafa Kemal’in Askerleriyiz!” ifadelerini kullandı.
Gürcihan tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“35-40 hatta aramızdaki bazı komutanlarımız 58 yıl önce Mustafa Kemal’in askeri olarak mezun olmuş ve bu inançla Türk Milleti adına Türk Silahlı Kuvvetleri’nde hizmet edip emekli olmuş askerleriz. Ben de 56 yıl önce Teğmen rütbesini takmış ve kılıcı milletim adına kuşanmış biriyim. Dolayısıyla bu açıklamayı yapmaya kendimizi hak sahibi gördüğümüzü ifade ediyoruz. Bu yıl Kara Harp Okulu’nu bitiren Teğmenlerin mezuniyet heyecanı ve coşkusuyla yaptığı kılıç çatma ve yemine karşı gösterilen tepki ve suçlamanın yarattığı haksız ve yıpratıcı ortam dikkat çekmektedir. Teğmenlerin bu coşkusunu, aynı sıralardan geçmiş ve aynı heyecanı yaşamış kişiler olarak bizim daha iyi anladığımızı ve bu coşkunun içten ve samimi olduğunu ifade etmek istiyoruz. Yıllardır devam eden bir geleneğin bir anda siyasi bir tartışma içerisine çekilmesine anlam veremediğimizi de belirtmek istiyoruz. Açıklamamızın Atatürk ve Cumhuriyet değerlerine olan inancımız ötesinde hiçbir siyasi yönü, tarafı ve muhatabı da yoktur. Biz inanıyoruz ve diyoruz ki; 30 Ağustos Mezuniyet Töreni’ndeki kılıç çatma ve beraberinde edilen yemin o teğmenlerin ve biz eski teğmenlerin ülkesine, bayrağına, milletine duydukları sevdanın Cumhuriyet ve Ulus Devlet değerlerine ve bu değerleri bize emanet eden Kurtarıcımız ve Başkomutanımız Atatürk’e bağlılığın, iç ve dış tüm tehditlere karşı mücadele ederek özgürlük ve egemenliğimize sahip çıkmanın kararlılığını gösteren bir ifadedir. Coşku dolu bu ifadeler, sadece askerler için değil, bu ülkenin tüm evlatlarının sahip çıktığı ve çıkacağı genetik kodlarımızın silinmeyecek değerleridir. Milli değerlerin harmanlanması ile kazanılan bu heyecan ve coşkunun ifadesini itibar kaybı noktasına taşımak ise, bir şuursuzluk ve başta Atatürk olmak üzere bu ülkeyi kurtaran ve kuranlara karşı büyük bir vefasızlıktır. Bu güzel olayın bugün getirildiği bu olumsuz ve yıpratıcı tablonun sorumluları ne yazık ki kendi görüş ve zorlama yorumları doğrultusunda olayı saptırmaya çalışan siyasiler ve de astlarını himaye sorumluluğunu tam olarak yerine getiremeyenlerdir.
İnceleme ve soruşturmanın okunan yemin içeriği ve kılıç çatma olayıyla ilgisi olmadığı yolunda bazı yetkililerin sonradan yaptığı açıklamalar ise, tepkiler üzerine sonradan ortaya atılan zorlama bir yaklaşım ve anlaşılması zor bir durumdur. ‘Kılıçlar kime çekildi?’ söylemiyle başlayan bu soruşturmada, eğer esas gerekçe disiplin olsaydı, disiplinsizlik iddiası daha ilk gün yapılır ve harp okulu kendi iç bünyesinde askeri teammüller doğrultusunda konuyu hallederdi. Bizim yetişme tarzımıza göre komutan odur ki; eğer bir disiplin meselesi varsa bu meseleyi kışla içerisinde kendi talimatları doğrultusunda astlarını kurda kuşa yem etmeden halleder ve onları geleceğe dönük olarak başarıya yönlendirirdi. Asker için, ordu için moral ve maneviyat ve bunun sonucu zafere nasıl ulaşılacağını gören bilen kişiler olarak diyoruz ki; Teğmenler ve onların omuzlarındaki tek yıldız sadece Türk Silahlı Kuvvetleri’nin değil Türk milletinin de onuru ve gerçek itibarıdır. Karar vericilerin artık bu yaklaşım safhasını bırakmasını, Türk askeri ve Türk ulusunun gerçek itibarına sahip çıkmalarını bekliyoruz ve eski bir asker olarak çok doğal bir şekilde bir daha haykırıyoruz; Mustafa Kemal’in Askerleriyiz!”