14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü nedeniyle Edirne Ziraat Odası tarafından Atatürk Anıtı’na çelenk sunuldu.
14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü nedeniyle Edirne Ziraat Odası tarafından Atatürk Anıtı’nda tören düzenlendi. Anıta çelenk sunulmasıyla başlayan tören; saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla devam etti. Günün anlam ve önemine dair konuşma yapan Edirne Ziraat Odası Genel Sekreteri Cengiz Küçükduvan, artan girdi maliyetleri karşısında zorlanan üreticilere destek olunması gerektiğini ifade etti.
Küçükduvan, “14 Mayıs, çiftçilerin eksiklerini ve yapılması gerekenlere dikkat çekmek amacıyla 1946 yılından beri Dünya Çiftçiler Günü olarak kutlanmaktadır. Geçtiğimiz yıllarda Covid-19, bugün dünyanın farklı bölgelerindeki savaşlar ve iklim krizi ile hedeflenen üretimlerin gerçekleşememesidir. Birbirinden farklı 3 olay ve birbirinden bağımsız bu olayların etkilediği ortak tek nokta gıdadır. Pandemide ve Ukrayna-Rusya savaşında çeşitli yaptırımlar ile bunları yaşayarak hep birlikte gördük. Marketlerde uzun kuyruklar oluştu, aradığımız ürünü bulamadık ve bulduğumuzda da yüksek fiyat etiketleriyle karşılaştık. Her ülke kendi tarımsal ürününü kendine sakladı ve dışarıya satmadı. İşte bunları ülkemizde tekrar yaşamamak için bizim çok güçlü silahlarımız var; geniş coğrafyamız, verimli topraklarımız ve üretmeye sevdalı çiftçilerimiz.
Tarım sektöründe yapısal sorunlar çözülmelidir. Üretim girdilerinin fiyatları azaltılmalı, ilaçta KDV düşmeli ve çiftçinin aldığı mazotta ödediği KDV ve ÖTV kalemleri için çalışma yapılmalıdır. Kırsal kesimde kalkınma potansiyelinin açığa çıkarılmasına yönelik genç çiftçiliğin ve kadın girişimciliğinin teşvik edilmesi gibi politikalar daha çok ortaya çıkarılmalıdır. Alım fiyatları ve destekleme ödemeleri sezon öncesinden belirlenmelidir. Ayrıca birçok çiftçi yeni üretim sezonuna bankalardan kredi çekerek başlamaktadır ve bu yüzden kredi limitlerinin yükseltilmesi tarımda sürdürülebilirlik açısından oldukça önemlidir. Buğday hasat sezonun yaklaştığı bu günlerde üretim girdileri ve maliyetlerimiz ciddi oranda artmıştır. Son bir yılda mazotta yüzde 105, gübrede ortalama yüzde 30, ilaçta yüzde 52 ve işçilik oranlarında yüzde 75 oranında bir artış söz konusudur. Bugün 1 kilogram buğday maliyeti ortalama 11 TL bandında gerçekleşmiştir. Üreticimizin şuan en büyük talebi ve beklentisi, fiyatlar ile destekler belirlenirken; üreticinin gerçek maliyetleri, ülkemizdeki enflasyon şartları ve çiftçinin maaş ödemesinin yılda bir kez sadece Haziran ayında olduğu yani kazandığı gelir ile 12 ay geçineceği gerçeği dikkate alınarak belirlenmesidir. Çiftçimiz sadece hak ettiği parayı kazanabilmeyi istiyor.
Bölgemizde geçtiğimiz yıl ciddi bir kuraklık yaşanmış ve ayçiçeği üretiminde önemli düşüşler yaşanmıştır. Bundan sonraki yıllarda yaşanacak kuraklık zararının önlenmesi için 2024 yılından itibaren buğdayda olduğu gibi ayçiçeğinde de köy bazlı kuraklık verim sigortası TARSİM kapsamına alınarak çiftçinin gelir kaybının önüne geçilmelidir. Ayrıca geçen yıl bölgemizde yaşanan kuraklık sonucu ayçiçeğinde tonda verilen bin TL desteğin bin 500 TL çıkarılmasından dolayı Cumhurbaşkanımıza ve Bakanlığımıza teşekkür ederiz. Ancak alım fiyatlarının maliyetlere çok yakın belirlenmesinden dolayı 2024 sezonunda verilecek bu desteğin en azından 4 bin TL ton seviyesine çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz ve verilecek desteklerinde ürün döktükten hemen sonra verilmesi desteğin enflasyon karşısında erimeden çiftçinin eline geçmesini ve ihtiyaçlarını almasını sağlayacaktır.
Hayvancılık bölgemiz için oldukça önemli bir geçim kaynağıdır, ancak geçtiğimiz dönemlerde üreticide süt ile besi karkas fiyatlarının düşmesi, buna karşı maliyetlerin artmasıyla hayvancılık yüzde 30-35 oranında azalmıştır. Köylerimizde her gün bir işletme kapanmaktadır. Hayvancılığın tekrar büyümesi için desteklerin acilen artırılması ve süt fiyatlarının yükseltilmesi gerekmektedir. Hayvancılıkla uğraşan küçük aile işletmeleri desteklenerek kırsal nüfus yerinde tutulmalıdır. Et ve süt ürünleriyle ilgili entegre tesislerin kurulması için çalışmalara ağırlık verilmelidir. Ülkemiz ve özellikle bölgemiz toprakları organik madde yönünden çok fakirdir ve bilinçsiz uygulamalar ile her gün daha da kötüye gitmektedir. Bunun için toprak analiz desteği ile bilinçli gübreleme teşvik edilmelidir. Özelikle analiz kapsamında tavsiye alan yerlere kireç jips gibi toprak ıslah ürünleri destek kapsamına alınmalı, kimyasal gübre yerine organomineral gübre teşvik edilmeli organik gübreye verilen destek miktarı arttırılarak bu desteğin alım zamanı hemen ödenmesi sağlanmalıdır. Ayrıca ekim nöbetlerinde baklagiller ile yeşil gübrelemede teşvik edilebilir ki ayı zamanda bunlar ile yeşil ot silajda yapılabilir.
Sulu tarım yapılan yerlerde elektrik faturaları çiftçimizin üretim maliyetini oldukça artırmaktadır. Bu amaçla tarımsal amaçlı su kullanım ücretlerinde 2023 yılında devletin vermiş olduğu yüzde 50 indirim desteğinin her yıl devam etmesi üretim maliyetlerimizi düşürerek tarımda sürdürülebilirliği sağlayacaktır. Ayrıca 2023 yılında sadece sulama birliklerine ve kooperatiflere verilen bu destek bireysel sulama yapan çiftçilerimize de verilmelidir. Her zaman dediğimiz gibi tarımın ve gıdanın savunma sanayisi kadar önemli olduğu dönemdeyiz. Unutmayalım ki; Türkiye gıdada kendi kendine yeterli sözünün gerçekleşmesi için üretmemiz gerekiyor. Buda ancak İthalatla değil, üretimle gerçekleşebilir. Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi ‘Eğer milletimizin büyük çoğunluğu çiftçi olmasaydı, biz bu gün Dünya üzerinde olmayacaktık.’ Unutmayalım ki; ‘Milli ekonominin temeli tarımdır.’ ve ‘Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür.’ Tarlasında, bahçesinde, gece-gündüz, soğuk-sıcak demeden çalışan, ailesine, evine ve ülkemize üretimle destek olan başta kadın çiftçilerimiz olmak üzere tüm değerli çiftçilerimizin Dünya Çiftçiler Günü kutlu olsun.”