Edirne Çocuk Hakları Derneği Başkan Yardımcısı Gülsüm Erkıran, anayasal güvence altında olan laiklik ilkesinin ÇEDES gibi projelerle zedeleneceği ve eğitimin dinselleşeceği kaygısının gün geçtikçe artığını belirterek, “Din, dil, etnik köken fark etmeksizin tüm çocukların üstün yararı için Laik ve Bilimsel Eğitim diyoruz.” ifadelerini kullandı.
Edirne Çocuk Hakları Derneği tarafından ‘Laiklik’ konulu basın açıklaması gerçekleştirildi. Edirne Çocuk Hakları Derneği Başkan Yardımcısı Gülsüm Erkıran’ın yaptığı açıklamada, tüm çocukların üstün yararı için en etkili yöntemin laik ve bilimsel eğitim olduğu ifade edildi.
Erkıran tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Yaklaşık 2 yıl önce uygulamaya konulan ÇEDES Projesi meyvelerini vermeye başladı. Üstelik Halifeliğin kaldırılışının, Laikliğin temellendirilişinin 100’üncü yılında. Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum, yani ÇEDES Projesi başlangıcından bu yana tartışılan bir proje. Anayasal güvence altında olan Laiklik ilkesinin bu tür projelerle, ciddi anlamda zedeleneceği ve eğitimin dinselleşeceği kaygısı gün geçtikçe artarak yaygınlaşıyor. Çevre, doğa, çocuklar söz konusu olduğunda her kesimin samimiyetle desteklediği projelerin bazıları, görüyoruz ki, bu temaları kamuflaj olarak kullanabiliyor. Son günlerde farklı şehirlerdeki okullardan medyaya yansıyan haberler durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor. Gençlik ve Spor Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı arasında imzalanan protokolle 18 yaşa kadar tüm eğitim kademelerinde manevi danışman adı altında imamlar, vaizler, din hizmetleri uzmanı ve Kur’an kursu hocaları görevlendiriliyor. Doğal olarak, karşımıza maket koyun ve ineklerin kurban kesimi, maket mezar başında anne ağıt yakma ve şeytan taşlama gibi etkinlikler çıkmaya başlıyor. Henüz ergenliği tamamlamamış her kademedeki çocukların psikolojisini düşünen var mı? Etkinliklerden birinin teması, ‘sabır’. Sabrı çocuklara mezar başında ağıt yaktırarak mı öğreteceksiniz?
Laiklik, tam da bu noktada ve bu nedenle hepimiz için, ama özellikle çocuklarımız için son derece önemlidir. Zira, toplumumuzu kalkındıracak, ileriye taşıyacak olan, dinsel değil, akla dayanan bilimsel eğitimdir. Ve Laiklik bu eğitimin güvencesidir. Eğitimin dinselleştirilmesi, çocuklarımızın ve dolayısıyla ülkemizin geleceği açısından son derece tehlikelidir.
Değerler eğitimi ise derdimiz, tüm çocuklara okullarda, hoşgörülü olmayı, bizden farklı olana ayrımcılık yapmamayı, sevgiyi, arkadaşlığı, dayanışmayı öğretebiliriz. Ki, bunu yapmakta olan çok öğretmenimiz var okullarda; üstelik pedagojik formasyon sahibi, deneyimli, ufku geniş ve çocukları gerçekten seven ve önemseyen. Oysa, yaklaşık 18 milyon öğrenciye, 1 buçuk milyon öğretmen yetmediği için atanmayı bekleyen öğretmenler varken, imamlarla çevre ve değerler eğitimi gerçekleştirmek, hem yetişmiş genç eğitimcilere hem de çocuklarımıza ve gençlerimize yapılacak en büyük kötülük olarak karşımızda duruyor.
Sormak isteriz; son yıllarda, Afganistan veya İran’a değil de, neden Batıya beyin göçü veriyoruz?
Bu coğrafyanın yetiştirdiği gençler neden kendi memleketlerinde mesleklerini icra etmek istemiyor?
Edirne Çocuk Hakları Derneği olarak, Şeriye ve Evkaf Vekaletlerinin ve Hilafetin kaldırıldığı, Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun kabul edildiği 3 Mart 1924’ün yüzüncü yılında; Cumhuriyetin tüm kazanımlarına sahip çıkmanın, çocuklarımız ve yarınlarımız açısından son derece önemli olduğunu düşünüyoruz. Din, dil, etnik köken fark etmeksizin, tüm çocukların üstün yararı için, Laik ve Bilimsel Eğitim diyoruz.”