Çok sayıda tarihi değere sahip Edirne’nin, UNESCO Kültür Mirası Listesi’nde 4 eserle temsil edilmesinin övünülecek bir şey olmadığını açıklayan Sanat Tarihçisi ve Arkeolog Prof. Dr. Engin Beksaç, “Edirne’nin o kadar büyük bir kültürel mirası var ki; bu sayı aslında yeterli olmanın ötesinde utanç kaynağı.” ifadelerini kullandı.
Sanat Tarihçisi ve Arkeolog Prof. Dr. Engin Beksaç, Edirne’nin kültürel mirası hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Edirne’nin çok sayıda tarihi değere sahip olduğunun altını çizen Prof. Dr. Beksaç, böyle bir kentin UNESCO Kültür Mirası Listesi’nde sadece 4 eserle temsil edilmesine sert tepki gösterdi.
Prof. Dr. Beksaç, “Esasında Edirne’de sandığımızdan çok daha fazlası var. UNESCO’da 4 eserle temsil edilmek, Edirne için çok övünülecek şeyler değil. Edirne’nin o kadar büyük bir geçmişi ve kültür mirası var ki; bu sayı aslında Edirne için yeterli olmanın ötesinde bence utanç kaynağı. Çünkü yapılan çalışmalar yetersiz. Maalesef Edirne hakkındaki bilgimiz o kadar fazla değil ve çok ilginç bir biçimde biz Edirne’yi tanımak da istemiyoruz. Edirne’mizin sınırları nerede başlıyor, nerede bitiyor; bu da belli değil. Ben bütün Edirne’yi ve Trakya’yı dolaşmış biri olarak şu anda Edirne’de izlenen kültür politikasının yetersiz olduğu kanısındayım. Genellikle UNESCO’ya önerilmiş olan eserlerin hepsi, Edirne merkezde toplanmış vaziyettedir. Halbuki Edirne ili bütününe baktığımız zaman UNESCO’ya sunulabilecek kadar önem taşıyan başka eserlerimiz de var. Hani nerede bizim Trak mirasımız? Niye Trak mirasımızı sunmadık? Niye UNESCO’ya dolmenlerimizi, kaya sunaklarımızı, kutsal çukurlarımızı, altarlarımızı, kalelerimizi götürmedik? Edirne’nin bir Roma dönemi var. Biz Roma dönemi Edirne’sinden neyi önerdik? Osmanlı Dönemi’nden önerdiğimiz eserler de mecbur kalarak önerdiğimiz eserler. Edirne’de çok sayıda Osmanlı eseri de var. Osmanlı eserlerine biz gerçekten ilgi gösteriyor muyuz? Sanmıyorum. Sadece yüzeysel bir tanıtma çabasıyla baştan savma bir savunma biçimi bu. Selimiye tamam, bir baş eserdir. Çağları kapatıp çağları açan, belki de Osmanlı’nın Osmanlı’yım denen yapısıdır. Artık onu da sunmasaydık çok komik bir duruma düşecektik. Ama Edirne’de Selimiye ayarında kültürel kimliğe sahip olan bir sürü eser var. Bizim biraz kafamızı kumdan çıkartmamız lazım. Dernekler bolluğu içerisinde olan Edirne’de, doğru dürüst bu anıtları inleyen STK’mız da yok. Edirne’de bir sürü kuruluş var ama bunların hepsi kendi kavgalarıyla, başkanlık yarışlarıyla tepişen insanlardan oluşuyor. Maalesef diğer kurumlarımızda da aynı durum var. Herkes ‘ben’ diye koşuştururken; şehrin tanıtımı maalesef yapılmış durumda değil.” ifadelerini kullandı.