Atatürkçü Düşünce Derneği Edirne Şube Sekreteri Seray Selvili tarafından 3 Mart Devrim Yasalarının 100’üncü yıl dönümü nedeniyle yapılan açıklamada, “Bilimsel Eğitim Sistemi yeniden hayat bulmadan, Aydınlanma Devrimleri yeniden devletin temeline yerleştirilmeden, Cumhuriyet kuruluş ayarlarına dönmeden hiçbir sorunumuzu aşamayacağımız artık anlaşılmalıdır.” ifadelerini kullandı.
3 Mart Devrim Yasalarının 100’üncü yıl dönümü nedeniyle Atatürkçü Düşünce Derneği Edirne Şubesi tarafından açıklama yapıldı. ŞubeSekreteri Seray Selvili tarafından yapılan açıklamada, ülkede yaşanan sorunların çözümü için Cumhuriyetin kuruluş ayarlarına geri dönülmesi gerektiği belirtildi.
Özcan, “1 Kasım 1922’de Saltanatın Kaldırılması ve 29 Ekim 1923’de Cumhuriyetin İlanı devrimlerinin hemen ardından 3 Mart 1924 tarihinde kabul edilen 3 Temel Devrim Yasası, Türkiye Cumhuriyeti’nin ‘Laik Hukuk Devleti’ niteliğini belirleyen ilk adımdır. Bu 3 yasa; Şeriye, Evkaf ve Erkanı Harbiye Vekâletlerinin kaldırılarak yerlerine Diyanet İşleri Başkanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Genel Kurmay Başkanlığını kuran 429 sayılı Yasa, çok başlı eğitime son veren 430 sayılı Tevhidi Tedrisat (Eğitim Birliği) Yasası ve Halifeliği kaldıran 431 sayılı yasadır.
3 Mart yasaları ile başlayan Aydınlanma Devrimi; Şeriye mahkemelerini kaldıran, devlet yönetiminde şeriat hükümlerini yasaklayıp evrensel hukuk kurallarını getiren ve çağdaş yargı sistemini kuran 8 Nisan 1924 tarih ve 469 sayılı ‘MehakimiŞeriyenin İlgasına (Şeriat mahkemelerinin kaldırılmasına) ve Mehakimin Teşkilatına Ait Ahkâmı Muaddil Kanun’, Tekke ve Zaviyeleri kapatıp Tarikatları yasaklayan 30 Kasım 1925 tarih ve 677 sayılı kanun, 17 Şubat 1926’da kabul edilen 743 sayılı Türk Medeni Kanunu ve diğer Devrim Kanunları ile tamamlanmış, böylece Türkiye Cumhuriyeti’nin nitelikleri ‘Laik, Demokratik ve Sosyal Hukuk Devleti’ olarak kesinleştirilmiştir.
Hal bu iken günümüzde -Anayasanın 174. maddesi ile korunmalarına karşın- bu 3 temel devrim yasası yürürlükte değil gibidir. O kadar ki; milletin oylarıyla devleti Anayasa ve yasalara uyarak yönetmek üzere göreve gelen kimi iktidar mensupları din kurallarını hayatın merkezine yerleştirmekten söz etmekte, İslamın esası olduğunu söyleyerek şeriat çağrılarına örtülü destek vermekte, TBMM kürsüsünde hilafet istekleri dillendirilmekte, Anayasa pek çok durumda bizzat uymak, uygulamak ve uygulatmak zorunda olanlar tarafından çiğnenmektedir.
Osmanlı’yı batıran bilim düşmanı kafaların 100 yıl sonra şeriat ve hilafet çağrıları ile ortalığa dökülmesine göz yumulması, Anayasal kurumların işlevsizleştirilmesi, Cumhuriyet Eğitim Sisteminin 100 yıl öncenin çağ, akıl ve bilim dışı çıkmazında soluksuz bırakılması ne büyük gaflet, ne affedilmez dalâlet, ne tarifsiz acıdır!
Atatürk’ün ‘Eğitimdir ki, bir milleti ya özgür bağımsız, şanlı yüksek bir topluluk halinde yaşatır, ya da esaret ve sefalete terk eder.’ sözleriyle yaşamsal önemine işaret ettiği Bilimsel Eğitim Sistemi yeniden hayat bulmadan, Aydınlanma Devrimleri yeniden devletin temeline yerleştirilmeden, Cumhuriyet kuruluş ayarlarına dönmeden hiçbir sorunumuzu aşamayacağımız artık anlaşılmalıdır.
Siyaset kurumunu, yargı, yasama, yürütme organlarını ve her düzeydeki devlet yöneticilerini uyarıyoruz!
Bu gidiş, iyi gidiş değildir!
Sonu Afganistan olmaktır, Irak, Suriye, Libya gibi kana bulanmaktır!
Atatürk’ün ‘Tarihimizi okuyunuz dinleyiniz. Görürsünüz ki, milleti mahveden, esir eden, harabeden fenalıklar hep din örtüsü altındaki küfür ve melanetten gelmiştir’ uyarısını unutmayın!
Meşruiyet kaynağınızın tartışılmasına izin vermeyin! Bindiğiniz dalı kesmeyin! Atatürkçü Düşünce Derneği; Cumhuriyetin 101. ve 3 Mart Devrim Yasalarının 100. yılında bu felaketli gidişe son vermek için tek çarenin bir an önce Atatürk’ün akıl ve bilim yoluna girmek olduğu inancı ve Kemalizm’in namus sesini yurdumuz semalarına bir ‘Sis Çanı’ gibi asarak milletimizle birlikte Yeniden Atatürk Cumhuriyeti’ne ulaşma kararlılığı ile Gençliğe Hitabe’den aldığı görevinin başındadır.” dedi.