2023-2024 Eğitim-Öğretim yılını değerlendiren Veli-Der Edirne Şube Başkanı Kezban Demir, “Her eğitim öğretim yılında sorunlarımız katlanarak artıyor.” ifadelerini kullandı.
Öğrenci Veli Derneği Edirne Şubesi üyeleri, 2023-2024 Eğitim-Öğretim yılını değerlendirmek üzere basın açıklaması düzenledi. Gerçekleştirilen açıklamaya; Veli-Der Edirne Şube Başkanı Kezban Demir, Başkan Yardımcısı Esen Öcel, Yönetim Kurulu Üyesi Şahver Öbek ve derneğin önceki dönem Başkanı Benay Gürsel katıldı.
Açıklamayı yapan Dernek Başkanı Demir, “2023-2024 eğitim öğretim yılında da sorunlarımız çığ gibi büyüdü.” diye konuştu.
Başkan Demir, “Her eğitim öğretim yılında sorunlarımız katlanarak artıyor. Müfredat değişikliklerinden sınav sistemlerinde yapılan değişikliğe, eğitimin kamusal bir hizmet olmaktan çıkarılıp metaya dönüştürülmesine, yasa yönetmelik değişikliklerinden protokollere ve işbirliklerine, eşit, laik, parasız, kamusal eğitimin kalan son kırıntıları yok ediliyor.
Çocuklarımızın laik, kamusal eğitim hakkı için müfredat geri çekilmelidir
Öğretim programı hazırlanması bilim alanı olmasına rağmen yapılması gereken en temel basamaklar dahi izlenmeden müfredat hazırlanmıştır. Gerekçesi belirtilmemiş, pilot bölge uygulamaları yapılmamış, alanın özneleri öğretmenler, akademisyenler ve biz veliler yok sayılarak kapalı kapılar ardında hazırlanmıştır. Tüm derslerin bir değerle o değerlerin de dini kavramlarla eşleştirildiği fizikten matematiğe bütün derslerin din derslerine dönüştürüldüğü bir öğretim programı gerçeği ile karşı karşıyayız. Hem içerik hem müfredatın ismiyle bu program, çocukların üstün yararını esas alan bir öğretim programı değil bir siyasal partinin yararını, çıkarını esas alan bir parti programıdır.
Okul öncesi kuran kursları ile dini eğitim 4 yaşa düşürüldü
2021 yılında gerçekleştirilen 20.Milli Eğitim Şurası sonrasında 4-6 yaş Kuran kursları hızla yaygınlaştırılmış ve bu kurumlarının sayısı %153 oranında artırılmıştır. Bu Eğitim öğretim yılının başında ise sayıları 127 bin 258’e ulaşmıştır ve Diyanet’in açıkladığı son sayılara göre ise 4-6 yaş aralığında bir milyonu aşkın çocuk Kuran kurslarındadır.
Okul öncesi, tüm çocuklarımız için ücretsiz, laik, kamusal olmalı, okul öncesini desteklemek için ihtiyacı olan tüm öğrencilere burs verilmelidir.
MESEM’lerle 1,5 milyonu aşkın öğrenci okullardan koparıldı, işçileştirildi
2021 Ocak ayında mesleki eğitim merkezlerindeki kayıtlı sayı 159 bin iken bu sayı MEB’in açıkladığı son verilere göre 1,5 milyonun üzerine çıkmış durumdadır. Son 1 yılda sadece MESEM’lerde 9 çocuk iş cinayetinde yaşamını kaybetmiştir. Yoksul çocuklar sermaye için bedava iş gücü haline getirildi. MESEM’lerde vergilerimizden karşılanarak öğrencilere verilen ücretler öğrencilere burs olarak verilmeli, çocukların okullara dönüşü sağlanmalı, MESEMler kapatılmalıdır.
Öğretmenlik meslek kanunu ile öğretmen kaybederse çocuklarımız da kaybeder
3 Şubat 2022’de yasalaşan Öğretmenlik meslek kanunu ve ÖMK’da yapılması planlanan değişiklikle müfredatla uyumlu öğretmen profili, maarifin muallimini yaratmaya çalışılmaktadır. ÖMK’daki değişiklikle öğretmenlerin iş güvencesi kaldırılıyor, laik, kamusal eğitimi savunan bu evrensel gereklere göre ders anlatacak öğretmenleri aylıktan kesme cezasından işten çıkarmaya uzanacak bir şekilde cezalandıracağını açıklıyor.
Memleketimiz tarihinde görülmemiş boyutta kitlesel okul terki yaşandı
MEB’in açıkladığı 2020-2021 istatistiklerine göre salgında artan eşitsizliklerin yoksulluğun artışı ile daha da derinleşmesi sonucunda 1 milyon 200 bin 892 çocuğun örgün eğitim dışına çıktığı açıklandı. Okul kaydı olup gitmeyenler ve devamsızlarla ilgili veriler ise paylaşılmadı. Açık öğretimdeki öğrenci sayısı 2 milyonu aştı ve cumhuriyet tarihinin “rekor” sayısına ulaştı.
İktidarın bütçede tercihi bir kez daha sermayeden, tarikatlardan yana oldu
1998’de eğitim yatırımlarına ayrılan bütçe %30,03 iken bu oran son 20 yıl süresince düşürüldü. 2024 bütçesinde MEB bütçesinin merkezi bütçe içindeki oranı %9,8’e kadar geriledi. Bütçedeki bu rakamlar ne olanakların daralmasıydı, ne de seçeneksizlikti, politik bir tercihti. Halka ait kaynakları sermayeye, tarikatlara aktaranlar, tercihlerini bir kez daha çocuklardan, öğretmenlerden, kamusal eğitimden yana kullanmadılar.
ÇEDES başta olmak üzere protokol ve iş birliklerine son verilmelidir
Özellikle 4+4+4 sonrası sermaye grupları ve MEB’in de deyimiyle STK dedikleri çeşitli tarikat yapıları ile imzalanan protokol ve iş birlikleri ile çocuklarımızın laik, kamusal eğitim hakkı hedef alındı. ÇEDES ile birlikte de artık bu ve benzeri protokoller ülkenin her yerinde ve tüm okullarda sürekli ve kalıcı hale getirildi.
ÇEDES başta olmak üzere tüm protokol ve iş birliklerine son verilmelidir.
Deprem bölgesindeki tüm çocuklara burs verilmeli okullara geri dönüşleri sağlanmalıdır
Pandemide olduğu gibi depremde de çocuklar yalnız bırakıldı. Depremin yaşandığı 11 ilde yaklaşık 5 milyon çocuk kamusal eğitim için gerekli önlemler alınmadığı için sorunlarla baş başa bırakıldı ve depremden sonra geçen sürede yıkılan okullar ve derslikler tekrar inşa edilmedi. Öğrencilerin %21,8’i deprem sonrasında okullarına hiç gidemedi.
Ücretsiz okul yemeği çocuklarımızın en temel hakkıdır
Ücretsiz okul yemeği; salgın, her geçen gün artan yoksulluk ve depremle birlikte ülkemizin en temel ve en acil gündemlerinden biri haline gelmiş durumdadır. Okul yemeği tüm öğrenciler için tartışmasız en temel hak iken ve okul yemeği uygulamasının genişleyerek süreceği açıklamalarına rağmen gerekli ve söz verilen adımlar atılmamıştır.
*TÜİK 2022 verilerinde üç çocuktan biri (yüzde 35,3) ciddi maddi yoksulluk, yetersiz beslenme sorunu yaşıyor.
*Yetersiz beslenme, çocukların fiziksel gelişimini, okul için hazırbulunuşluğunu, akademik başarısını ve okula devamını da olumsuz etkilemektedir. Dünyada bu sorunların çözümü için en etkili ve en yaygın şekilde kullanılan müdahale programı okul yemeğidir. Başta kız çocukları, özel eğitim gereksinimi olan çocuklar olmak üzere dezavantajlı tüm öğrencilerin eğitime katılımını sağlayan temel araç ise okul yemeğidir. Tek bir çocuğumuzun dahi okula aç gitmek zorunda kalmadığı bir ülke için ücretsiz okul yemeği uygulaması okul öncesinden itibaren tüm çocuklar için hayata geçirilmelidir.
Edirne’de de Okul Yemeği Koalisyonu kurulmuş ve çalışmalarına başlamıştır. Edirne Belediyesi ile yapılan görüşme sonrası geçtiğimiz hafta mobil yemek aracı ile iki okula yemek dağıtımı yapılmıştır. Edirne Belediye Başkanlığı’na teşekkür ediyoruz. Dezavantajlı bölgeler öncelikli olmak üzere, önümüzdeki eğitim öğretim yılında öğrencilerimizin beslenmesi için hem belediye hem de valilik ile görüşmeler ve çalışmalar yapılacaktır.
Gazi İlkokulu, Meriç İlkokulu, Mimar Sinan Ortaokulu ve Trakya Birlik İlkokulu binaları depreme dayanıksız olmaları sebebiyle yıkılmış ve bu binaların mevcut yerlerine okullar yapılmamıştır. Yıkılan okulların öğrencilerinin taşındığı diğer okullardaki öğrencilerle birlikte oldukça fazla sayıda öğrenci bu durumdan etkilenmiştir.
Edirne Valiliği ise dezavantajlı bölge okullarındaki çocuklar için sabah kahvaltısı desteğine bu eğitim öğretim yılında da devam etmiştir. Ayrıca Valilik yine öncelikle dezavantajlı bölgede yer alan okulların öğrencilerine çeşitli spor, müzik ve resim kursları açmış ve öğrencilerin ücretsiz servislerle bu kurslara katılımlarını sağlamıştır. Türkiye’ye örnek olması gereken bu proje için Edirne Valiliğine teşekkür ediyoruz.
Öğrencilerin ulaşım sorunları, servis ücretleri, okul çevrelerinde yer alan yeşil alanların düzenlenmesi ve güvenliği gibi konularda da sorunlar yaşanmaktadır. İlgili kurumlarla görüşmeler yapılarak sorunların çözümü noktasında önerilerimizi sunduğumuz bir eğitim öğretim yılını geride bıraktık. Bu yıl da bize veliler için çocuklarımızın eğitim hakkı mücadelesi ile geçen bir yıl oldu. Çığ gibi büyüyen sorunlarımıza rağmen tüm çocuklarımızın hayalleri, umutları gerçek olsun diye çocuklarımızın laik, kamusal eğitim hakkı için mücadeleye devam edeceğiz.” dedi.